3

Şüphesiz asıl sonu kesik olan, sana buğzedendir. ”Sonu kesik" anlamındaki ”el-ebter" kelimesi, aslında mutlak anlamda kesmek manasındadır. Bu kelime, daha sonra sonu kesilmek anlamında kullanılmaya başlamıştır. Meselâ bir kimsenin yerini tutacak, peşinden gelen birisi yoksa ”fülânün ebter" denilir. Ayetin manası şudur: ”Kendisinden sonra kimsesi olmayan asıl odur. Çünkü geride nesli kalmamıştır, iyi bir nam da bırakmamıştır. Sen ise, hem zürriyet, hem de çok iyi bir şöhret bırakıyorsun. Senin ünün kıyamet gününe kadar yayılmıştır. Senin için âhirette de anlatılamayacak şeyler vardır.

Bu âyetin iniş sebebi şudur: Hazret-i Peygamber'in oğlu öldüğünde nesli kalmadığı için Muhammed (aleyhisselâm)'in zikri yani isminin anılması kesiliyor zannettiler. Bunun üzerine Allahü teâlâ, asıl nâmı kesilenin, ona buğzeden olduğuna dikkat çekiyor. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ise, Cenab-ı Hakk'ın: ”Senin namını ve sânını yüceltmedik mi?." (İnşirah: 4) âyetinde belirttiği gibidir. Çünkü Allahü teâlâ  Hazret-i Muhammed (aleyhisselâm)'e asırlar boyu kalan bir nesil vermiştir.

Bir bak! Onun torunlarından, ehl-i beytinden ne kadar çok insan var. Ayrıca onu, müminlerin babası yapmıştır. Mü'minler, kıyamete kadar onun çocukları ve devamıdırlar. Ona, hak dinini koruyacak kişiler lütfetti. Emîrü'l-Mü'minîn (radıyallahü anh) buna işaretle şöyle demiştir: ”Dünya durdukça âlimler bakîdirler. Kendileri yok olmuştur ama eserleri kalplerde mevcuttur." Bu söz, Hazret-i Peygamber'in tâbîleri olan âlimler hakkındadır. Âlimler böyle olunca, ününü yükselttiği ve Peygamberlerin hâremi (mühürü) kıldığı, Rasûlü nasıldır?

Allah'ın yardımıyla Kevser Sûresinin tefsiri sona erdi.

3 ﴿