17

«Onların hali bir ateş yakanın hali gibidir. Ki o ateş çevresindekileri aydınlatınca Allah nurunu giderdi ve onları karanlıklar içinde görmez bir halde bıraktı.»

Münafıkların Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)'le olan münasebetleri şu kimselerin durumuna benzer: Çoluk çocuğunu alıp boş bir arazide konaklayan birisi, etrafını korkuluklarla muntazam bir şekilde yapar, yabanilerden korunmak için ateş yakar, bu ışıkla çoluk çocuğunu helak olmaktan kurtarır. Saadete ulaşır, mutluluğa erer. Bu, peygamberin nurundan istifade edenin halidir. İlâhî nur ile hem çoluk çocuğu, hem de kendisi helâk olmaktan kurtulmuş, ilâhi saadete ulaşmıştır. İman, sahibini her türlü tehlikeden ve felâketten korur.

Münafıklar, küfürleriyle dalâlet bataklığında çoluk çocuk ve mallarıyla kalmışlar, nifak ve sekleri kendilerini bürümüş, Allah'ın kahrının ansızın onları yakalayıp helak edeceğinden korkarak kurtulmak için diliyle kelime-i tevhid lâmbasını yakarak:

Onun nuruyla çoluk çocuğunu, malını ve kendini helak olmaktan kurtardı. Ta ki ömrünün sonuna kadar devam ede. Son anda Allah nurunu aldı, küfür karanlığında kaldı. Bazı müfessirler İbn Abbas (radıyallahü anh)'dan gelen bir rivayete dayanarak şu görüşü ileri sürmüşlerdir: Bu âyet Yahudiler hakkında indirildi. Yahudiler Resûlüllah ortaya çıkmadan önce peygamberliğini kabul ederlerdi. Öyle ki müşriklerle beraber savaştıkları zaman Resûlüllah'ın adını zikreder, O'nu kendilerine şefaatçi kabul ederler, yardım talebinde bulunurlardı. Ve şöyle derlerdi: -"İlâhi Resulün Muhammed haktır. O'nun hakkı için bize yardım et, düşmanlarımıza galip gelelim.» Yahudiler Medine'de oturuyorlardı. Peygamberimiz Medine'ye hicret ettiği zaman ona haset edip kendisini yalanladılar. Böylece kâfirliklerini artırdılar. Onların hali, aile efradını alıp bir mağaraya saklanan ve etrafını yabani hayvanların sardığını görüp onlardan kurtulmak için ateş yakan, ışığı ile aile efradını ve malını saklayarak yabanilerden kurtaran adamın misâli gibidir. O adam ki, ateşi söndü, ışığı karardı, karanlık içinde kaldı, gözünün önündeki nesneleri göremez oldu ve korktuğu başına geldi. Yahudiler Resûlüllah'ı gözleriyle gördüler, haset ettiler, kendisine iman etmediler, ikrarları söğündü, küfür karanlığında kaldılar ve sonunda cehennem azabını boyladılar.

17 ﴿