30 «Hani Rabbin meleklere: 'muhakkak ben yeryüzünde bir halife yaratacağım' demişti.» Ya Muhammed, hatırla o ânı ki, senin Rabbin yer feriştahlarına 'muhakkak yeryüzünde bir halife yaratacağım' demişti.» Yüce Allah yeryüzünü yarattıktan sonra, dumansız ateşten cinlerin atası olan «Cânnı» yaratmış, ondan da cinleri meydana getirmiştir. Onlar Allah'a isyan etmişler, fesat çıkarmışlar, kan dökmüşler, yeryüzünün huzurunu bozmuşlardır. Allahü teâlâ da onlara birinci kat semadan Azâiz adındaki iblisin başkanlığında melekler göndererek muharebe ettirmiştir. Cinler azgınlıkları yüzünden melekler tarafından yerlerinden çıkarılıp deniz ortasındaki adalara sürülmüşler, bundan sonra yeryüzü sükûnet bulmuş ve melekler orada karar kılmışlardır. Dünyadaki meleklerin ibadetleri semadakilere göre daha kolaydır. Birinci kat semadakilerin yerdekilerden, ikinci kat semadakilerin birinci kattakilerden, üçüncü kattakilerin ikinci kattakilerden, dördüncü kattakilerin üçüncü kattakilerden daha ağırdır. Dünyadan uzaklaşıldıkça ibadet ağırlaşıyor ve Allah korkusu artıyor. Yedinci kat semadan yere yaklaşıldıkça mes'uliyet azalıyor, ibadet kolaylaşıyor. En kolay ibadet de yeryüzündekilerin oluyor. Birinci kat semadan yere inen melekler orada kalmak istediler. Çünkü orada ibadet daha kolaydır. Adetullah, gönlünü dünyaya bağlayıp, kalbini dünya sevgisiyle doldurup diğerlerini unutanları yerlerinden başka bir yere nakleder Yüce Allah. Yerdeki feriştahlar ibadetlerini göktekiler gibi yapmadılar. Yüce Allah onlara hitaben de: «Ben yeryüzünde sizden başka bir halife yaratacağım, yeri ona teslim edeceğim» buyurmuştur. Feriştahlar bu sözden hoşlanmadılar. Bunun üzerine Yüce Allah onların sözlerinden haber verip buyurdu: «Melekler de: 'Biz seni hamdinle tesbih ve seni takdis edip dururken yeryüzünde bozgunculuk edecek, kanlar dökecek kimse mi yaratacaksın?' demişlerdi.» Melekler Yüce Mevlâ'ya, «Yeryüzünde cinlerin fesat çıkardığı gibi, fesat çıkaran, cinlerin kan döktüğü gibi kan dökecek olan kimseler mi yaratacaksın? Halbuki biz sana hamd ü sena ediyoruz. Seni tesbih ve takdis ediyoruz» dediler. Kendi nefsimizi temiz tutar, mâsiyet işlemeyiz, sana ibadet ederiz. Melekler kendilerini tezkiye edip Âdem'i cinlerle kıyas ederek yeryüzünde fesat çıkaracaklarına tanıklık yapmışlar. Allahü teâlâ bunların sözlerine karşılık şu âyetle cevap vermiştir: «Ey meleklerim sizin bilmediğiniz benim öyle gizli sırlarım var ki, onu ancak ben bilirim, siz bilmezsiniz.» Mücahid (radıyallahü anh) demiştir ki, Allahü teâlâ'nın gizli sırları, Azazil'in Âdem'e secde etmeyerek lanete uğraması, yaratılan Âdem'in Allah'a itaat edip ibadet etmesidir. Meleklerin bunlardan haberleri yoktu. İbn Abbas (radıyallahü anh) demiştir ki, Adem'in neslinden nice peygamberler, veliler, Allah'ın salih kulları gelecektir. Yani mevcudatın şereflisi, kâinatın hulâsası ve cihanın yaratılmasına sebep olan peygamber gelecektir. Bütün bunların geleceğinden meleklerin haberi yoktu. Allahü teâlâ alimdir, ilmiyle bütün bunları bilmektedir. Rivayet edilmiştir ki, Allahü teâlâ Adem (aleyhisselâm)'ı yaratmadan önce Cebrail'i bir miktar toprak almak için yeryüzüne gönderir. Cebrail toprak almak için yeryüzüne indiğinde yer: «Yâ Cebrail, Allah'a yemin ederim ki, seni bana toprak almak için gönderdi. Bendan toprak alma. Korkarım ki, benden yaratılan insan Allah'a âsi olur onların yüzünden ben de Allah'a karşı mahcup olurum. Cebrail (aleyhisselâm) toprak almadan, geri döndü ve eğer Allahü teâlâ beni tekrar gönderirse o zaman alırım, dedi. Cebrail haberi Yüce Mevlâ'ya ulaştırır. Yüce Allah bu defa Mîkâil'i gönderir. Yer ona da boyun büküp yalvarır. Mîkâil de almadan geri döner ve durumu Yaratan'a bildirir. Bu kere Yüce Allah Azrail (aleyhisselâm)'ı gönderir. Yer ona da yalvarır, boyun büker. Azrail, dinlemez, Allah'ın emrini tutmak, senin emrini tutmaktan daha iyidir, der. Elini yere vurur, bir avuç toprak alır ki, yerin bütün eczası bu toprakta toplanmıştır. Bu toprağın bir kısmı temiz, bir kısmı çorak, bir kısmı kızıl, bir kısmı sarı ve bir kısmı da karadır. Daha başka cinsler de vardır. Azrail toprakla göğe çıkar. Allahü teâlâ Azrail'e: «Sen neden yere acımadın, sana boyun eğdi, yalvardı. Buna rağmen toprak aldın, geldin?» diye sorar. Azrail de: «Senin emrini yerine getirmek bana vaciptir. Senin emrini tutmak, yerin sözünü tutmaktan daha evlâdır» cevabını verir. Bundan sonra Yüce Allah Azrail'e: «Bu yerden yarattığım Âdem'in canlarını almaya da seni memur edeceğim, bunu senden başkası başaramaz» buyurur. Azrail de: 'Yâ Rabbi, bunu yaparsam, insanlar bana düşman olur, beddua ederler» cevabını verir. Yüce Yaratıcı buyurur ki: «Sen onun için üzülme, ben onların ölümüne bir sebep yaratırım, onlar seni hiç akıllarına getirmezler.» Yüce Allah kudretiyle toprağı balçık yaptı, balçık da kırk yıl o haliyle kaldı, topraktan yapılan saksı gibi kupkuru oldu. Nitekim Allah bir âyetinde buna işaret etmektedir: «O, insanı bardak gibi (çınlayan) kupkuru bir balçıktan yarattı» (Rahman: 14). Allah, Âdem'i saksı gibi çınlayan kupkuru bir balçıktan yarattı. Azazil meleklerle onun yanından geçerken meleklere: «Hiç böyle bîr yaratık gördüğünüz var mı? Bunun neresi mahlûka benziyor? Şayet Allahü teâlâ bunu yaratıp size, ona itaat ve hizmet edin derse ne yaparsınız?- demiş. Onlar da: «Rabbimizin emrine itaat ederiz, emirlerini tutar, O'na âsi olmayız' cevabını vermişlerdir. Azaril: «Eğer Allah onu yaratır, benden üstün yapar ve beni onun hizmetine verirse ben ona itaat etmem, onu benim hizmetime verecek olursa, helak ederim» demiştir. Hak teâlâ Âdem'i yarattı, bütün uzuvlarını tamamladı, ona ruh verdi, hayata getirdi. Ayağa kaldırıp yerde ve göklerde ne varsa hepsinin ismini ilham edip bildirdi. Şu âyet buna işaret etmektedir: |
﴾ 30 ﴿