36

«Şeytan onları oradan kaydırıp, içinde bulunduklarından Âdem ile Havva'yı çıkanvermişti.»

Şeytan Âdem ile Havva'ya vesvese verip ayaklarını kaydırdı. Onlara yasaklanan ağaçtan yedirdi ve cennetten çıkmalarına sebep oldu. Onlar cennetin bütün nimetlerinden istifade ediyorlardı.

İbn Cübeyr (radıyallahü anh)'den rivayet edilmiştir; «Âdem (aleyhisselâm) cennette öğleyle ikindi arası kadar kalmıştır. Âhiretin bir günü, dünyanın bin yılı kadardır. Âdem'in cennette ne kadar kaldığı anlaşılmaktadır.»

İbn Abbas (radıyallahü anh)'dan rivayet edilmiştir: «Âdem cennette çeşitli nimetlerden istifade ederken şeytan kendisine hased etti. Onu cennetten çıkarmak için' çeşitli hilelere başvurdu. Mahlûkat suretine girerek cennete girmeyi arzuladı, ama hiç bir mahlûkat bunu kabul etmedi. Yılan şeytanın hilesine aldandı ve teklifini kabul etti. Yılan o zaman görkemli, ayaklı bir varlıktı. Şeytan onun ağzına girer ve cennetin kapısına gelir, oradan Âdem ile Havva'ya seslenir: 'Yâ Âdem, Rabbiniz, cennette ebedî olarak kalmayasınız diye size o ağacın meyvesini yasakladı. Halbuki o ağacın meyvesini yiyenler cennette ebedî olarak kalacaklardır. Sizi cennetten çıkarmak için o ağaçtan yemeyin dedi' der. Âdem ile Havva bu sözü yılanın söylediğini sanırlar, mağrurlanırlar, yasak olan meyveden yemeye başlarlar. Bilmezler ki bu şeytanın sözüdür.

Bazı tefsircilert göre, Havva anamız, Âdem babamıza bu ağaçtan yiyelim, der. Âdem babamız da ya Havva, Rabbimiz bu ağaçtan yemeyi bize yasakladı. Nasıl olur da yeriz? cevabını verir. Bunun üzerine Havva Âdem'in elini tuttu, ağact» doğru ilerlediler. Âdem (aleyhisselâm) onun sözüne karşılık vermedi. Ağacın yanına geldiler. Âdem. «Ya Havva, bırak bu ağaçtan yemeyi, bize Allah'tan bir azabın geleceğinden korkarım» dedi. Havva anamız: -Yâ Âdem, Allah'ın rahmeti geniştir, bize lütfedip bağışlar' dedi ve ağaçtan meyve alıp yedi. Âdem (aleyhisselâm)'a: «Ben yedim bir şey olmadı, sen de ye, sana da bir şey olmaz» dedi. Havva anamız kendisinin Âdem'e tâbi olduğunu bilemedi. Âdem yemeyince kendilerine azap vaki olmaz. Eğer kendisine uyulan önder bozulmazsa, uyanların hatâlarını Yüce Allah affeder. Şayet kendisine uyulan önder bozulur, ilâhî emre itaat etmezse ona uyanlar da azaba uğrarlar. Yani önderin hatâsını kendine uyanlar da çekerler. Önder bozulursa maiyeti de bozulur. Önder bozulmazsa maiyeti de bozulmaz.

Bu, şuna benzer. Bir adamın iki hanımı vardır. Adam onlara «şu eve girerseniz benden boşsunuz, diyor. O hanımlardan biri sözü edilen eve girdiği takdirde kadınlar adamdan boş olmazlar. Ancak ikisi birden girerse boş olurlar. Allahü teâlâ o meyveyi ikisine birden yasakladı, Havva anamız yiyince ukubet vâki olmadı, o buna mağrur oldu. Âdem alıp yemeye başlayınca bütün azalan titremeye başladı. Üzerlerindeki cennet elbiseleri çıkarıldı. Her tarafları açıldı, utanıp sağa sola gizlenmeye başladılar.

Allahü teâlâ: «Yâ Âdem, benden mi kaçıyorsun?» buyurdu. Âdem (aleyhisselâm) da «Hayır, günahımdan utanıp kaçıyorum' cevabını verdi. Âdem ile Havva örtünmek için cennetin bütün ağaçlarından yaprak istediler. Fakat hiçbiri yaprak vermedi. «Âdem Allah'a âsi olmuş' diyerek çekindiler. İncir ağacı Âdem babamızla Havva anamızın dileğini yerine getirerek dört yaprak verdi, onlar da bu yapraklarla edep "yerlerini kapadılar.

Yasaklanan meyveden yedikleri için Yüce Allah onları cennetinden çıkardı ve yeryüzüne indirdi. Yüce Yaratıcı ilâhi kelâmında bunu ne güzel izah ediyor.

«Biz, bazınız bazınıza düşman eîmak üzere yeryüzüne inin. Sizin için yeryüzünde bir vakte kadar durak ve faidelenecek şey vardır» demiştik.

Allahü teâlâ, kıyamete kadar birbirinize düşman olarak yeryüzüne inin, cennetimden uzak olun, buyurmuştu. Âdem Alayhisselâm'ı Hind bölgesine, Havva anamızı Cidde'ye, yılanı İsfahan'a, şeytanı denizin içinde bir adaya indirdi. Bunların birbirlerine olan düşmanlıkları kıyamete kadar devam edecektir.

Yüce Allah Âdem'le Havva'yı yeryüzünde yaşamaları için indirmiş, yılanla şeytanı onlara düşman yapmış, onların hilelerine aklanmamalarını Âdem'le Havva'ya emretmiştir. Âdem (aleyhisselâm) Havva'dan ayrılıp yeryüzüne indi, cennet nimetlerinden, meleklerin sohbetinden, Allah'ın komşuluğundan uzak düştü, canı gönülden pişman olup ikiyüz yıl ağladı. Bundan sonra Yüce Allah, tevbe edip bağışlansın diye Âdem (aleyhisselâm)'a birkaç kelime etti. Şu âyetiyle bunu açıkladı:

36 ﴿