144 '(Ey Resulüm)! Hâlen yönelmekte olduğun Kabe'yi, ancak Resule uyanlarla geri dönenler arasını ayırt etmek için kıble kıldık. Gerçi bu kıbleyi çeviriş büyük ve ağır ise de, yalnız o, Allah'ın hidayet ettiği kimselere ağır gelmez.' Yâ Muhammed, bizim kıbleyi değiştirmemizden maksat, sana kimin hakkıyla iman edip etmediğini açığa çıkarmak içindir. Allah tarafından kıblenin değiştirilmesi Peygamberimize itaat edenlerle etmeyenleri birbirinden ayırt etmek içindir. Bazılarına Kabe'ye doğru namaz kılmak ağır gelir, kalbinde imanı olan kimseler için ise kıblenin Kudüs'ten Kabe'ye çevrilmesi Allah'ın bir ikramıdır. Kıblenin Kabe'ye çevrilmesine sahabe-i kiram çok sevinmiştir. Sahabe-i kiram, Peygamberimize, «Bugüne kadar Kudüs'e doğru namaz kılıp da aramızdan ayrılmış olan kardeşlerimizin namazları ne olacak, diye sorduğunda Allahü teâlâ şu âyeti indirmiştir: «Allah îmanınızı zayi edecek değildir. Çünkü Allah insanları çok esirgeyendir. Onlara rahmet ve inayet edendir.» Allahü teâlâ, sizin imanınızı ve Kudüs'e doğru kıldığınız namazları asla zayi etmez. Yüce Allah kullarının bütün ibadetlerini kabul eder. Çünkü Allah bağışlayan ve esirgeyendir. Hiç kimsenin zerre kadar amelini zayi etmez. Bazı tefsircilere göre, bu âyetin iniş sebebi şöyledir-. Yahudiler Müslümanlara dediler ki, sizden âhirete gidenlerin bugüne kadar yaptıkları ibadetler ve kıldıkları namazlar batıl oldu. Çünkü onlar Kudüs'e doğru namaz kılmışlardı. Onların bu sözüne karşı Allahü teâlâ yukarıdaki âyeti indirerek buyurdu ki: -Yüce Allah, kıbleyi çevirmekle sizin namazlarınızı asla zayi etmez, zira Allah esirgeyen ve bağışlayandır.» «Biz, yüzünü çok kere göğe doğru evirip çevirdiğini muhakkak görüyoruz. (Namazda) yüzünü artık Mescid-i Haram tarafına çevir. Siz de nerede bulunursanız (namazda) yüzlerinizi o yana döndürün. Şüphe yok ki kendilerine kitap verilenler, bunun Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu pek iyi bilirler. Allah onların yapacaklarından gafil değildir.» Bu âyetin nüzul sebebi şöyledir-. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) Cebrail (aleyhisselâm)'dan Allahü teâlâ kıblemi Yahudilerin kıblesinden başka bir yere çevirsin, yani Kâbe-i Muazzama'ya döndürsün diye istekte bulundu. Zira Hazret-i İbrahim'in ve diğer peygamberlerin kıblesi Kabe idi. Arapları islâm'a davet etmek için orası bir sebepti. Peygamberimizin bu arzusuna karşılık Cebrail (aleyhisselâm) dedi ki: »Ya Resûlâllah, ben senin gibi bir kulum, hiçbir şeye mâlik değilim. Rabbinden sen dile, Yüce Mevlâ dileğim işitir.» Peygamberimiz yüzünü göğe çevirerek dileğini arz etti. Allahü teâlâ bütün gayblan ve kullarının dileklerini bilir. Ondan hiçbir şey gizli kalmaz. O anda bu âyet-i celileyi indirdi ve buyurdu ki: Yâ Muhammed, gözlerini göğe çevirip baktığını biz görürüz, namazda senin yönünü arzu ettiğin Kâbe-i Muazzama'ya çeviririm. Namazda yönünüzü Mescid-i Haram'a çevirin, Ey Müslümanlar yeryüzünün neresinde namaz kılarsanız kılın, yönünüzü namazda iken Kabe'ye doğru çevirin. Kendilerine kitap verilenlerin hepsi, Kabe'nin Hazret-i İbrahim'in kıblesi olduğunu bilir. Allahü Teâ,lâ sizin amellerinizden ve Kabe'ye doğru dönüp dönmediğinizden gafil değildir. Yahudiler ve Hıristiyanlar Peygamberimize gelip dediler ki: Yâ Muhammed, bize bir alâmet getir ki, onunla sözünün doğru olduğunu kabul edelim, senin gerçek peygamber olduğunu bilelim. |
﴾ 144 ﴿