165

«insanların içinde Allah'tan gayrisini emsal edinen adamlar da vardır ki, onlara Allah'a olan sevgi ile muhabbet beslerler. İman edenlerin Allah'a sevgisi ise sağlamdır. Allah'a ortak koşarak nefislerine zulmedenler, vaktinde görecekleri azabı bilselerdi, muhakkak bütün kuvvet ve kudretin Allah'ın olduğunu ve Allah'ın azabının çok şiddetli bulunduğunu anlarlardı.»

İnsanlardan öyleleri vardır ki, taptıkları putları Allah'a eş tutup onu severler. Onu ilâh kabul ederler, Mü’minler ise Allahü teâlâ'yı seksiz şüphesiz ilâh kabul edip her şeyden çok severler. Puta tapanlar, içinde bulundukları sıkıntılardan dolayı putlarından yardım isteseler asla onlara yardım edilmez. Çünkü onlar kendi elleriyle diktikleri şeylerdir. Hatta böyle durumlarda onlara tapmaktan vazgeçerler. Allah'a iman eden mü’minler ise, hangi durumda olurlarsa olsunlar Yüce Allah'a ibadet etmekten geri kalmazlar. Gerek huzur ve rahat içindeyken, gerekse bir musibete duçar oldukları zaman müracaat kaynaklan Yüce Allah'tır. Çünkü her şeyin sahibi, yaratanı, var edeni, yok edeni O'dur. Mü’minler her zaman O'na dua ve ibadet edip yalvarırlar. Bilirler ki musibetleri ancak Yüce Allah giderir. Allah'tan başkasının buna gücü yetmez. Hiçbir güce sahip olmayandan yardım talep etmek ahmaklıktır.

Soru: Bu âyette mü’minlerin Allah'ı, kâfirlerin de putlarını sevdikleri zikredilmiştir. Halbuki mü’minler Yüce Allah'ı kâfirlerin putlarını sevdiklerinden daha çok severler. Bu âyette neden ikisi birden zikredilmiştir?

Cevap: Mü’minlerin Allah'ı sevmeleri derece derecedir. Bazılarının Yüce Allah'ı sevmesi, O'nun bir olduğunu kalben tasdik ve dil ile ikrardan ibarettir. Onu her şeyden tenzih ederler. Onların muhabbeti Allah'ın birliğini kabul ve ikrardır.

Bazı mü’minler ise bununla yetinmeyip canlarını, mallarını ve bütün varlıklarını Allah yolunda feda ettiler. Bütün azalarıyla O'na ibadet edip günahlardan kaçındılar. Allah yolunda düşmanla savaşıp canlarını feda ettiler. Mallarından Allah'ın farz kıldığı zekât ve öşür gibi ibadetleri yerine getirdiler. Allah'ın rızasını kazanmak için mallarını fazlasıyla harcadılar. Bunların Allah'a olan sevgisi, sadece Allah'ın bir olduğunu kabul eden mü’minlerin sevgisi gibi değildir. Zira sadece Allah'ın varlığını ve birliğini kabui edenler, diğer emirlerini yerine getirip günahlardan kaçınmamışlardır. Sadece Yüce Allah'ın birliğini ve vahdaniyetini kabul etmekle yetinmişlerdir. Bütün varlıklarıyla Allahü teâlâ'ya muhabbet besleyen mü’minlerin sevgisi diğerlerinden çok daha farklıdır. Çünkü o mü’minler Allah'ın emirlerine tam teslim olmuş, yasaklarından kaçınmış, Allah'ın sevgisini her şeyin üstünde tutmuş ve O'nun rızasını kazanmak için var güçleriyle çalışmışlardır.

Allahü teâlâ bu âyetin başında mü’minlerle kâfirleri zikrederek, mü’minlerin Allah'a olan sevgisi, kâfirlerin putlarına olan sevgisi kadardır ki, onlar putlarını bırakıp başkasına tapmazlar buyurmuştur. Âyet-i celilenin sonunda ise kalbleri Allah aşkıyla ve Allah sevgisiyle dolu ve bütün varlıklarıyla Allah'a muhabbet besleyen mü’minleri zikrediyor ki, gerçek mü’minler onlardır. Onların Allah'a olan sevgisi kâfirin putuna olan sevgisi gibi değildir. Allah'ın emirlerine boyun eğmeden, yasaklarından kaçınmadan izhar edilen kuru bir Allah sevgisi, kâfirlerin putlarına gösterdiği sevgi gibidir. Mü’min bütün zerreleriyle Allah'ı anacak, O'nun emri doğrultusunda hareket edecektir, İbn Mübarek ne güzel söylemiştir-.

Allah'a âsi olduğun halde O'nu sevdiğini söylüyorsun. O'nu sevip sevmediğin hareketlerinde açıkça kendini göstermektedir. Eğer sen O'nu sevmiş olsaydın elbette itaat ederdin. Âdet odur ki, seven daima sevdiğine itaat eder.'

Allahü teâlâ'yı sevenler O'nun hükümlerini yerine getirir ve emirlerine itaat ederler. Yüce Allah putlarını sevenler hakkında buyurdu ki: «Kıyamet günü putları onlara asla bir fayda sağlamayacaktır. Puta tapanlar o zaman şöyle diyeceklerdir: «Kuvvet ve kudret Allahü teâlâ'nındır. Putlar âciz mahlûklardır.» Onlar Allah'ın azabının çok elîm olduğunu ve puta tapanların O'nun rahmetinden uzak olduğunu bileceklerdir.

165 ﴿