220

«Bir de sana yetimleri sorarlar. De ki: Onlar için ıslahta bulunmak hayırlıdır. Şayet kendileriyle bir arada yaşarsanız onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah, salâhına çalışanlarla, fesad yapanları bilir. Eğer Allah dileseydi, sizi muhakkak zahmete sokardı. Şüphesiz Allah mutlak galiptir, tam bir hüküm ve hikmet sahibidir.»

Bu âyet-i celilenin nüzul sebebi şudur: Yüce Allah, Nisa sûresinin 10. âyetini inzal edip «gerçek, yetimlerin mallarını haksız olarak yiyenler, karınlarına ancak bir ateş yemiş olurlar» buyurmuştur. Bu âyetin nüzulünden sonra sahabe, yetimlerin mallarını ayırmışlar, onlara karışmamaya başlamışlar, kimin yanında yetim varsa onun malını ve evini ayırmışlar, mallarını mallarına karıştırmamışlardır.

Abdullah İbn Revana (radıyallahü anh), bir gün Peygamberimize gelerek: -Yâ Resûlâllah, Yüce Allah, Nisa sûresinin 10. âyetini inzal buyurduktan sonra ben yetimlerin mallarını ve evlerini ayırdım, ben onlara karışmaktan korkuyorum. Bu hususta bize tanınan herhangi bir ruhsat var mı?» diye sormuştur. Bunun üzerine Allahü teâlâ yukardaki âyeti indirerek: -Yâ Muhammed, sana yetimler hakkında sorarlar, onlara karışmanın hükmü nedir?» derler. Yetimleri ve mallarını ıslâh etmek hayırlıdır. Buna karşılık onlardan bir ücret beklemeyip, mükâfatınızı Allah'tan umasınıa. Şayet, onlara nafakalarında, mallarında, yardımcı olup, onlarla ortaklık yapıp mallarını muhafaza ettiğinizden dolayı size bir ücret isabet ederse, onlar din kardeşinizdir. Kardeş kardeşin işine yardım eder, onun malını ve canını muhafaza eder, namusunu kendi namusu gibi korur. Birbirinin mallarından hak üzere istifade ederler. Dünya malı için hakkı unutmazlar. Allahü teâlâ, alimdir, sizin ne yaptığınızı bilir. Yetimlerin mallarını ıslah mı ediyorsunuz, yoksa gasp mı ediyorsunuz bilir. Allahü teâlâ dileseydi, size teklif edip emrinde zorluk yapardı. Halbuki O, kullan için daima kolaylık diler. O Hakimdir, her işi yerli yerince yapar, O'nun işinde bir noksanlık yoktur.

220 ﴿