225 «Allah, sizi yeminlerinizdeki lâğvdan dolayı sorumlu tutmaz. Fakat sizi kalblerinizin azmettiği yeminler yüzünden muahaze eder. Allah çok yarlığayıcı ve çok halimdir.» Allahü teâlâ, yeminizdeki yanılmadan dolayı size azap etmez. İbn Abbas (radıyallahü anh), lağvı şöyle tarif etmiştir: «Herhangi bir saye yemin eden zatın, yeminden sonra o şeyin, yeminin zıddı olduğunu bilmesidir, yani o şey yemin ettiğinin aksidir. Bundan dolayı yemin sahibine bir vebal yoktur. Çünkü bunda bir kasıt yok, yemin eden öyle zannetmiş. Bazı tefsirciler de yemindeki lağvı şöyle izah etmişlerdir: «Bir kimse İslâm'da ibadet ve hayırlı olan şeyleri yapmamaya yemin eder ve o yemininden vazgeçerek, onları yapmaya devam eder, yeminini bozduğu için de keffaretini verirse günahdan kurtulur. Yemini bozduğu için vebal altında kalmaz. İslâm'da ibadet olan şeyleri yapmamak için yapılan yemin Allah'a isyandır. Bunda ısrar etmek günahdır. Zira yapılan yemin hayrı yapmaya mani gösterilmektedir. Bundan vazgeçilmediği takdirde, sahibi Allah'ın azabına uğrayacaktır. Çünkü bu şekilde yapılan yemin, sahibini hayırdan men etmektedir. Bu gibi hatâlardan vazgeçenleri Allahü teâlâ bağışlar. Yüce Allah, halimdir, isyan edenlerin azabını ânında vermez, tevbe edip isyanlarından dönmeleri için onlara ruhsat verir. Yeminin mahiyeti: Yemin, lügatte kuvvet mânasına gelir. Dinen bir işi yapıp yapmamak hususunda azme veya iddiaya kuvvet vermek için Allahü teâlâ namına yapılan anddır. «Vallahi şöyle yapacağım veya vallahi böyle yapmayacağım» şeklinde yapılan anddır. Yeminler üç kısma ayrılır.- Birincisi yemin-i lâğvdır. Bu, yanlışlıkla veya doğru olduğu zanniyle yapılan yemindir. Borcunu ödemeyen bir şahsın borcunu ödediğini zannederek «vallahi borcumu ödedim' demesi gibi. Burada bir kasıt söz konusu değildir, sadece borcunu ödediğini zannederek yemin edilmektedir. Bu gibi yeminler mağfurdur. İkincisi: Yemin-i münakidedir. Geleceğe ait bir yemindir. «Ben yarın şu işi şöyle yapacağım veya ben falanla konuşmayacağım» gibi. Yemin sahibi yemininde durursa keffaret lâzım gelmez, şayet yapmayacağım dediği şeyi yaparsa yemini bozulmuş olur, üzerine keffaret lâzımdır. Üçüncüsü: Yemin-i gâmusdur. Bu da yalan yere kasden yapılan yemindir. Bir kimsenin borcunu vermediği halde bile bile yalan söyleyerek «vallahi borcumu verdim» diye yemin etmesi gibi. Bu çok günahdır. Buna keffaret yetmez. Ancak tevbe istiğfar edip Allah'a yalvarması gerekir, dilerse Mevlâ affeder. Böyle bir yemin, sahibinin her türlü felâketine sebep olur. Her Müslümanın bundan çok sakınması gerekir. |
﴾ 225 ﴿