259

«Yahut o kimse gibisini görmedin mi? Ki çatılan çökmüş, duvarlan üstüne yıkılmış bir kasabaya uğramış. Allah burasını ölümden sonra acaba nasıl diriltecek? demiş. Allah da onu yüz yıl ölü bırakmış, sonra diriltmiş. Ne kadar kaldın demiş, o da: Bir gün, yahud bir günden az diye söylemişti. Allah, ona: Hayır, yüz yıl kaldın, İşte yiyeceğine, içeceğine bak, henüz bozulmamıştır. Bir de merkebine bak. Seni insanlara ibret nişanesi kılmamız için böyle yaptık. Kemiklerine de bak, onları nasıl birleştirip yerli yerine koyuyoruz. Sonra da onlara et giydiriyoruz dedi. O, kendisine apaçık belli olduğu zaman şöyle söyledi. Biliyorum ki Allah şüphesiz her şeye hakkıyla gücü yetendir.»

Yâ Muhammed, sana Hazret-i İbrahim ile Allahü teâlâ'nın vahdaniyeti hakkında çekişenlerin ne gibi felâketlere uğradıkları, helak olan bunca kişilerin kıssaları ve yerlerinden kaçıp çıkanlara bizim neler yaptığımız bildirilmedi mi?

Bu âyet-i celilede yeniden ihya edildiği bildirilen zat Üzeyir (aleyhisselâm)dir. Üzeyir (aleyhisselâm) merkebiyle birlikte Kudüs şehrine uğramış, şehir halkından yetmiş bin kişinin Buhtu Nasr tarafından katledildiğini, yetmiş bin kişinin de esir edildiğini görmüş. Şehrin harap olduğunu ve içinde kimsenin bulunmadığını görünce kendi kendine «Allah bunları nasıl diriltecek diye» söylenmiş. Üzeyir (aleyhisselâm) böyle söylemekle Allah'ın kudretini inkâr etmiyor, ilâhî kudretin neticesi olan ba'si gözüyle görmek istiyordu. Yüce Allah da kudretini göstermek için ona bir uyku veriyor, uykuya dalan Üzeyir (aleyhisselâm) tam yüz yıl uykuda kalıyor. Üzeyir uykuya varınca merkebi de ölüyor. Yüce Allah onları insanlardan ve yırtıcı hayvanlardan gizliyor. Kimse onları göremiyor ve dokunamıyor. Allahü teâlâ Üzeyir (aleyhisselâm)'i dirilttikten sonra: «Yâ Üzeyir, uykuda ne kadar kaldın?» diye sormuş, o da cevaben «bir gün veya bir günden az uyudum» demiştir. Zira Üzeyir (aleyhisselâm) uykuya yattığı zaman güneş kuşluk vaktinde idi, uyandığı zaman ise güneş henüz batmamıştı. Buna bakarak bir gün veya bir günden az kaldım demişti.

Yüce Allah da 'yüz yıl uykuda kaldın, şimdi tekrar ba's olundun» buyurmuştur. Yüce Allah Üzeyir (aleyhisselâm)'in ibret alması için bu durumunu haber vermiştir. Ölülerin nasıl dirileceklerini, kendisini dirilterek göstermiştir. Bu uzun süreye rağmen yiyecekleri ve içecekleri bozulmamıştır. Allahü teâlâ «Yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış, sanki üzerinden yıl geçmemiş gibidir' buyurmuştur. Üzeyir (aleyhisselâm) yiyeceklerini koyduğu gibi bulmuştur. Fakat merkebi ölmüş, etleri çürümüş kemikleri bembeyaz kalmıştı. İlâhi kudrete bak, yiyecekler bozulmuyor, merkep çürüyüp sadece kemikleri kalıyor. Yüce Allah «merkebine bak, seni ve merkebini insanlara bir ibret ve öldükten sonra dirilmeye delâlet eden bir alâmet kıldık. Çürümüş etleri bembeyaz kemiklere nasıl giydirdik ve nasıl dirilttik bak» buyurmuştur. Üzeyir bu ilâhi hitabı işitir ve merkebine bakar ki, etleri yok olmuş meydanda sadece kemikleri kalmış. Allahü teâlâ, o dağılmış kemikleri bir araya toplayarak et giydirip, ona ruh vermiş ve eski haline döndürmüştür. Merkep canlanıp, eski haline dönünce Üzeyir (aleyhisselâm) secdeye kapanır. Secdeden kalktıktan sonra «şimdi kesin ve yakın olarak inandım ki, Yüce Allah her şeye kadirdir. Ölüleri diriltir, dirileri de öldürür, istediğini istediği zaman yapar» demiştir.

İbn Abbas (radıyallahü anh)'a göre, Üzeyir, İsrailoğullarının âlimlerinden olup, Buhtu Nasr'ın istilası sırasında esir düşmüş, Babil şehrine götürülerek hapsedilmiştir. Bir fırsatını bulup hapisten kaçmış. Merkebiyle beraber Dicle'nin kenarına gelmiş ve bir ağacın altına inmiş. Merkebini oraya bağlayarak Buhtu Nasr tarafından yıkılan köyü gezmiş, orada kimseyi bulamamış, evler yıkılmış, her yer târ u mâr olmuş, meyveler oluşmuş, ama yiyecek kimse kalmamıştı. İncir ve üzümden bir miktar yemiş, bir miktar da toplayıp merkebinin yanına gelmiş, üzümden şıra yapıp bir kaba koymuştu. Tekrar harap olan köye doğru bakarak «acaba Allah bu ölüleri nasıl diriltecek» demişti. Yüce Allah da kudretini göstermek için, ona uyku vererek uyutmuştur, O adında öldükten ionra dirilmeyi inkar etmiyor, fakat bunu gözüyle görmek istiyordu. Yüce Allah kudretini ona göstermek için tam yüz yıl onu uykuda bırakmıştır.

259 ﴿