37 «Bunun üzerine Rabbi onu iyi bîr rıza ile kabul etti. Onu güzel bir nebat gibi büyüttü. Zekeriyyâ'yı da ona memur etti. Zekeriyya mihraba her girişinde, onun yanında bir yiyecek bulurdu. Yâ Meryem, bu sana nereden (geliyor) diye sorardı. O da: Allah tarafından derdi. Şüphe yok ki, Allah, dilediğini hesapsız rızıklandırır.» Hanne, Meryem'i doğurunca kundak yapıp Beyt-i Mukaddes'deki din bilginlerinin bulunduğu yere bırakır. Orada yirmi dokuz din adamı vardır. Hazret-i Zekeriyya da bunların içindedir. İmran, ilim bakımından onların en büyükleri ve reisleri olduğu için, orada bulunan din adamlarından her biri Meryem'i almak ister. Fakat hepsi Meryem'i almak istediği için bir türlü anlaşamazlar. Aralarında münakaşa çıkar. Bunun üzerine Zekeriyya (aleyhisselâm) Meryem'i alır. Zira Meryem'in teyzesi Zekeriyya (aleyhisselâm)'run hanımıdır. Zekeriyya -Bunun bakımı bana aittir, çünkü teyzesi de benim nezdimdedir» der. Orada bulunanlar buna razı olmazlar ve şöyle derler: «Bu bir nezirdir. Senin ona bakman, terbiye etmen nesep itibariyle olur. Kalbuki buna bakmaya herkesden daha lâyık olan anasıdır.» Neticede Meryem için kura çekmeye karar verirler. Onların kur'a şekli, herkes elindeki kalemi nehre atmakla olurmuş. Hep birlikte Ürdün nehrine gelirler ve ellerindeki kalemleri nehre atarlar, herkesin, kalemi batar sadece Zekeriyya (aleyhisselâm)'nın kalemi su üstünde kalır. Anlarlar ki, bunun bakımı Zekeriyya (aleyhisselâm)'ya verilmiştir. Kalemi suyun üstünde kalan kur'ayı kazanmış olacaktı. Kur'adan sonra Meryem'i Zekeriyya aldı. Allahü teâlâ da, Hanne'nin nezrini kabul ettiğine işaret ederek şöyle buyurmuştur: «Bunun üzerine Rabbi onu iyi bir rıza ile kabul etti.» Yüce Allah, Hanne'nin nezrini kabul etti ve Meryem'i en güzel yiyeceklerle besledi. Onun terbiyesini en güzel şekilde yaptı. Zekeriyya (aleyhisselâm)'yı da, ona bakmaya ve terbiye etmeye memur etti. Zekeriyya (aleyhisselâm), onun için Beyt-i Mukaddes'in yanına bir köşk inşa etti, içine de bir mihrap yaptırdı. Binanın kapısını da yüksek bir yerden koydu ki, Zekeriyya'dan başka kimse oraya çıkamasın. Zekeriyya Peygamber onun için bir süt anne tutmuştu. Süt anne ona her gün bakıyor ve süt veriyordu. Nihayet Meryem, olgunluk çağına geldi. Binada tek başına duruyor ve gece-gündüz ibadete devam ediyordu. Bulunduğu yerden ancak özürlü iken çıkar, teyzesinin yanına gelir, o günlerini teyzesinin yanında geçirirdi. Özrü bittikten sonra tekrar köşküne döner, mihrabında ibadet ile meşgul olurdu. Bazılarına göre, Hazret-i Meryem hiç özür görmemiş ve devamlı ibadet ile meşgul olmuştur. Kendisinde ibadete mani bir özür bulunmadığı için her an ibadetle iştigal ederdi. Zekeriyya (aleyhisselâm), onun mihrabına girdiği zaman, yanında mutlaka bir yiyecek bulurdu. Kışın sebzeler ve meyveler, yazın ise kış yiyeceği bulurdu. Halbuki Meryem'in bulunduğu yere Zekeriyya'dan başkası girip-çıkmıyordu. Zekeriyya bunları görünce bir an şaşınr ve Meryem'e şöyle der: «Yâ Meryem bunlar sana nereden geliyor?» Meryem de cevaben: «Allah tarafından, O, lütfuyla bana bunları ihsan etti» der. Şüphe yok ki, Allahü teâlâ dilediği kullarını sayısız rızıklarla rızıklandırır. O'nun hikmetinden sual olunmaz. O, sevdiği kullarını böyle mükâfatlandırır. |
﴾ 37 ﴿