75

«Ehl-i kitaptan öylesi vardır ki, kantarla emanet etsen onu sana öder. Öylesi de vardır ki, bir tek altın emanet etsen tepesine dikilmedikçe onu sana ödemez. Bu, onların: Ümmîter hakkında bize karşı bir yol yoktur demelerindendir. Onlar bile bile Allah'a karşı yalan söylemektedirler.»

Bu âyet-i celilenin nüzul sebebi şudur: Kureyşten bir zat Abdullah ibn Selâm'a iki yüz vakıyye altın emanet bırakmıştı. Daha sonra emanetini isteyince Abdullah olduğu gibi teslim etmişti. Yine Kureyş'ten bir zat Yahudilerden Fenhas ibn Azuraya bir altın emanet etmişti. Bilâhare sahibi emaneti isteyince vermemiş, inkâr etmişti. Allahü teâlâ, bu âyette emaneti muhafaza edenleri medhetmiş, emanete ihanet edenleri ise zemmetmiştir. Ve şöyle buyurmuştur: «Ehl-i kitaptan öylesi vardır ki, kantarla emanet etsen onu bana öder. Öylesi de vardır ki, bir tek altın emanet etsen tepesine dikilmedikçe onu sana ödemez. Onu kendisi için ganimet kabul eder-Nitekim zamanımızdaki Müslümanların çoğu da böyledir. Kendilerine bir şey emanet edildiği zaman ona ihanet ederler. Emaneti olduğu gibi sahibine vermezler. Kendi mallan gibi tasarruf ederler.

Ehl-i kitap, bizim dinimizden almayanların malları bize helâldir, tıpkı haraç gibi demişlerdir. Bu suretle başkasının malını kendilerine helâl kılmışlar ve Tevrat'ta da hüküm böyledir, demişlerdi. Onlar bile bile Allah'a karşı yalan söylemişlerdir. Çünkü ilâhî kitapların hiçbirinde emanete ihanet mubah kılınmamıştır. Hepsinde yasaklanmıştır.

75 ﴿