2

«Yetimlere mallarını verin. Temizi murdara değişmeyin, Onların mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyin. Çünkü bu, büyük bir günahtır.»

Allahü teâlâ şöyle buyuruyor: -Yetimler mallarını muhafaza edecekleri yaşa geldikleri zaman, kendilerine mallarını verin. Onların malını alarak kendi temiz malınızı murdarla değiştirmeyin. Yetimlerin mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyin ki, onların hakkı size geçmesin. Çünkü haksiz yere başkasının malını yemek büyük bir günahtır.» İslâm, kimsesizlerin mallarının ve canlarının korunmasına son derece önem verir ve böyle bir görevi İslâm toplumuna yükler. Bu görevi yüklenenler onların haklarının zerresine kadar riayet etmek zorundadırlar. Çünkü Yüce Allah «Onların mallarını murdar olarak» nitelendirmiştir. İslâm toplumunda yoksulların, fakirlerin, kimsesizlerin, yetimlerin korunması ve bakılması Yüce Allah'ın emridir. Bu emre riayet etmek her Müslümanın görevidir.

Bu âyet-i celile Kataf an kabilesine mensup bir kişi hakkında nazil olmuştur. O kişinin yanında kardeşinin oğlu bulunuyordu. Çocuk bulûğ çağına gelince amcasından malını ister, amcası malmı vermez, reddeder. Bunun üzerine bu âyet nazil olur. Peygamberimiz nazil olan âyeti o zata okuyunca hiç itiraz etmez; «Allah'ın ve Resûlü'nün emirlerine mutî olduk, bizi azaba götürecek günahlardan Allah'a ve Resûlü'ne sığınırız- diyerek hemen yeğeninin malını iade eder. O genç de almış olduğu malı Allah yolunda tasadduk eder. Peygamberimiz «Şüphesiz o genç sevap kazandı, fakat günah yerinde kaldı» demiştir. Bunu duyan sahabe «Yâ Resûlallah, nasıl olur da günah yerinde kalır? Halbuki bu mal Allah yolunda harcanmıştır» diye sorar. Peygamberimiz: «O genç malını Allah yolunda infak ettiği için sevap kazandı. Anası babası ise «Mal biriktirip Allah yolunda infakta bulunmadıkları, (zekâtım) vermedikleri için onların üzerinde günah kaldı» buyurmuştur. Hadis-i şeriften de anlaşıldığı gibi, zekâtı verilmeyen mal, sahibi için bir vebaldir.

2 ﴿