60

«Sana indirilen Kur'an'a ve senden önce indirilenlere inandıklarını iddia edenleri görmedin mi? Küfretmeleri emrolunmuş iken Tâğut'un önünde muhakeme edilmelerini isterler. Şeytan onları uzak bir sapıklığa saptırmak istiyor.»

Ya Muhammed, sana indirilen Kur'an'a ve senden önce indirilen kitaplara inandıklarını iddia edenleri görmedin mi? Seni bırakıp Tâğut'un önünde muhakeme edilmek isterler. Halbuki Tâğut'a küfretmeleri, onu kabul etmemeleri kendilerine emrolunmuştu. Buna rağmen Tağut'u aralarında hakem tayin etmişlerdi.

Münafıklardan Bişir adında biri ile bir Yahudi arasında husûmet vuku bulmuştu. Aralarındaki bu husûmetin giderilmesi için bir hakem tayin etmek istemişlerdi. Hakemin aralarındaki düşmanlığı gidermesini, haklının hakkını vermesini kararlaştırmışlardı. Yahudi Hazret-i Peygamber'in hakem olmasını istemiş, fakat münafık Bişir Hazret-i Peygamber'in hakemliğini kabul etmemiş, Yahudilerin reisi olan Kâ'b ibn Eşrefin hakemliğini kabul edeceğini söylemişti. Çünkü Bişir davasında haksızdı. Dolayısıyla Resûlüllah'ın huzurunda ve İslâm şeriatına göre aralarında hüknıedilmesine razı olmuyordu. Eğer Resûlüllah'ı hakem tayin etsey diler Bişir'in haksız çıkacağı bir gerçekti. Bunun için de Resûlüllah'ın hakemliğini istemiyordu. Halbuki Yahudi şeriatına göre aralarında hükmedilirse Bişir kârlı çıkacaktı. Bunun için Yahudi şeriatım ve bir Yahûdinin hakemliğini istiyordu. O böylece dünya menfaati için dinini hiçe saymış, Peygamberinin hakemliğini kabul etmemişti. Halbuki onlar Kur'an-ı Kerim'e ve ondan önceki kitaplara inandıklarını söylüyorlardı. Yahudi de İslâm şeriatı karşısında haksızlığa uğramayacağını bildiği için Hazret-i Peygamber'in hakemliğini istiyordu. Çünkü Yahudi Hazret-i Peygamber'in adaletle hükmedeceğini biliyordu. Oysa kendi dinlerinde bu adaleti bulamayacaktı. Haklı olmasına rağmen haksız düşecekti. O anda yukarıdaki âyet inzal olarak o münafığın durumunu Peygamberimize bildirmiştir.

Yahudi ile Bişir aralarında hakem mevzuunda konuşurken Hazret-i Ömer onları duyar ve yanlarına gelerek durumu sorar. Her ikisi de Hazret-i Ömer'e durumlarını anlatırlar. Hazret-i Ömer «Durun, ben sizin aranızda hakemlik yapayım» der ve kılıcını çeker, münafık Bişir'in başını keser ve «Münafığın hükmü budur' der. Yüce Allah münafıklar hakkında şöyle buyurur: «Ya Muhammed, sana indirilen Kur’an'a ve senden önce indirilenlere inandıklarını iddia edenleri görmez misin?» Onlar Kur'an'a inandıklarını söylemelerine rağmen, İslâm şeriatından kaçarlar, Yahudi şeriatım tercih ederler. Halbuki onlara kendi dinlerinden olmayanlarla dost olmamaları, onların dinlerine ve şeriatlarına meyletmemeleri emredilmiştir.

İmâm-ı Dahhâk şöyle demiştir: «Bu âyet, dilleriyle iman ettiklerini söylemelerine rağmen kalbleriyle inanmayan ve Yahudilere meyletmek suretiyle Hazret-i Peygamber'e muhalefet eden münafıklar hakkında nazil olmuştur.» Allahü teâlâ onlar için şöyle buyurmuştur: «Küfretmeleri emrolunmuş iken Tâğut'un önünde muhakeme edilmelerini isterler.» Şayet onlar gerçekten iman etmiş olsalardı, elbette Tâğut'un önünde muhakeme olmak istemezlerdi. Allah'a iman eden, hiçbir zaman Allah'a isyan edeni hakem tayin edemez. Çünkü onlar Müslümanları daima sapıklığa götürürler. Böylece haktan ayırıp ebedî saadetten mahrum ederler.

60 ﴿