113

«Eğer Allah'ın lütfü ve rahmeti üzerinde olmasaydı onlardan bir takımı seni saptırmaya çalışırdı. Halbuki onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar. Sana da bir zarar veremezler. Nasıl zarar verebilirler ki, Allah sana kitabı ve hikmeti indirmiş, sana bilmediğini öğretmiştir. Allah'ın senin üzerindeki lütfü, ihsanı çok büyüktür.»

Yâ Muhammed, eğer Allahü teâlâ'nın lütfü ve rahmeti üzerinde olmasaydı, Ebû Ta’ma'nın taraftarlarından bir grup seni haktan saptırmaya çalışırlardı. Yani Yüce Allah, sana vahyedip hainleri bildirmeseydi Ebû Ta’ma'nın taraftarları onu suçsuz çıkarıp, Ebû Ta’ma'nın yapmış olduğunu bir başkasının üzerine atmak suretiyle suçsuzu, suçlu çıkartıp sana elini kestireceklerdi. Zira onlar yalan yere yemin ederek Ta’ma'yı suçsuz, suçsuz olanı da suçlu çıkararak, buna seni de inandırıp suçsuz olanı cezalandırmanı istiyorlardı. Halbuki onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar. Sana da asla bir zarar veremezler. Şayet bunda muvaffak olsalardı onun vebali yine kendilerine aitti. Çünkü onlar yalan yere yemin ederek suçluyu gizlemişler, suçsuzu suçlandırmışlardır. Hem onlar sana nasıl zarar verebilirler ki, Allahü teâlâ sana lütfedip Kur'an'ı indirdi, vahyedip hükümlerini beyan etti. Bilmediğin şeyleri vahiy ile sana bildirdi. Allah'ın senin üzerindeki lütfü ve ihsanı çok büyüktür. Allah'ın koruduğunu kimse saptıramaz. Allah'a dayanan ve güvenen daima kurtuluştadır.

Bazılarına göre bu âyetin nüzul sebebi şudur: Peygamberimizi Sakîf kabilesinden elçiler gelir ve şöyle derler: «Yâ Muhammed, sana biat etmeye geldik. Sana biat edeceğiz, yalnız putlarımıza karışmayacaksın, onları kırmayacaksın ve mahsulümüzden de ondalık almayacaksın. Eğer bunları kabul edersen, sana tâbi oluruz.» Onların cahilane konuşmaları karşısında Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) sükût eder, kendilerine cevap vermez. Yüce Allah o esnada bu âyeti inzal ederek Ebû Ta’ma hakkındaki hükmünü bildirir. Onlar, Peygamberimizin Ebû Ta’ma hakkında vermiş olduğu hükme şaşakalırlar ve gizlice birbirlerine fısıldamaya başlarlar.

113 ﴿