119

«Onları mutlaka olmayacak kuruntulara boğacağım. Onlara emredeceğim de davarların kulaklarını yaracaklar. Onlara muhakkak emredeceğim de, Allah'ın yarattığını değiştirecekler dedi. Allah'ı bırakip şeytanı dost edinen kimse şüphesiz açıktan açığa kayba uğramıştır.»

Şeytan, Âdem (aleyhisselâm)'e secde etmediği için Yüce Allah'ın emrine karşı gelmiş ve ilâhî rahmetten kovulmuştur. Âdem'e secde etmediği için ilâhi rahmetten kovulan şeytan, Âdem'in zürriyetinin de kendisi gibi, ilâhi rahmetten kovulmasını istiyordu. Bunun için de Yüce Mevlâ'dan dünyanın sonuna kadar mühlet istemişti. Allahü teâlâ da onun isteğini kabul etti. Şeytanın isteği kabul edildikten sonra Yüce Allah'a şöyle dedi: «O insanları mutlaka olmayacak kuruntulara boğacağım. Bunları doğru yoldan ve hakka tâbi olmaktan alıkoyacağım. Onlara hakkı unutturup, bâtılı hatırlatacağım. Cennetin, cehennemin, öldükten sonra dirilmenin olmadığını onlara söyleyeceğim ve onları yalanlayacağım. Onları sana ibadet ettirmeyeceğim ve putları için kurbanlar kestireceğim.» Müşrikler putları için kesmiş oldukları kurbanların kulaklarını daha önce yararlar, öyle keserlerdi. Bunun izahı Mâide Sûresinde gelecektir. Şeytan kendisine tâbi olanlara yaptıracaklarını saymaya devam ediyor ve şöyle diyor: «Bana tâbi olanlara Allahü teâlâ'nın yarattığı şeyleri değiştirteceğinı, helâle haram, harama helâl dedirteceğim. Onları güneşe, aya, yıldızlara, ağaçlara, denize, taşlara, hayvanlara taptıracağım.» Görülüyor ki, şeytan insanları hak yoldan alıkoymak için her şeye baş vuruyor. Çeşitli vesveselerle Allah'a kulluktan alıkoyuyor. Onun bütün arzusu Âdem (aleyhisselâm)'in soyundan gelen bütün insanları Allah'a secde ettirmemektir. Bunun için de çeşitli tuzaklar kurmaktadır. Maalesef insanların birçoğu da, onun kurmuş olduğu tuzağa düşmüştür.

Kimisini kibirlendirip, gururlandırmak suretiyle, kimine helâli haranı, haramı helâl göstermekle, kimini putlara taptırmakla, kimini nefsine köle ederek, kimini ibadetten alıkoyarak, kimine dünyayı güzel göstererek, kimine makam ve şöhret hırsı vererek, velhâsıl her insanın durumuna göre tuzak kurmak suretiyle onları Allah'a kulluktan alıkoymuş, kendisine tâbi etmiştir. Mü’minler Allah'ın emirlerine sarılıp, yasaklarından kaçıp, Peygamberin yolundan gitmedikçe şeytanın iğvalarından kurtulamazlar. Her kim şeytanın bu iğvalarını bildikten sonra Allah'ın dostluğunu bırakıp da, şeytanı dost edinirse hakkı bırakıp, bâtıla daldığı için şüphesiz dünyada da, âhirette de en büyük ziyana uğramıştır. Allah'ın emirlerini terk edip, yasaklarını yapanlar şeytanın dostudurlar. Allah'ın emirlerini terk edenler şeytanı sevindirmişlerdir.

119 ﴿