146

«Ancak tevbe edenler, nefislerini ıslah edenler, Allah'a sımsıkı sarılanlar ve dinlerine Allah için bağlananlar müstesnadır. Onlar, mü’minlerle beraberdirler. Allah, mü’minlere büyük bir mükâfat verecektir.»

Bu âyet-i celîlelerde Allahü teâlâ, münafıkların cezası ile mü'minlerin mükâfatlarını bildiriyor. Yüce Mevlâ, insanlara amellerine göre mükâfat ve mücazat verir. Bu bakımdan münafıklar amellerinin karşılığı olarak cehennemin en alt tabakasına atılacaklardır. Onların cehennemdeki yeri kâfirlerinkinden daha aşağıdadır. Çünkü onlar kâfirlerden daha şerlidirler. Küfürlerini gizlerler, Müslüman olduklarını açıklarlar, sonra da din ile alay ederler. Kâfirler ise, küfürlerini gizlemezler, Müslümanlara karşı düşmanlıklarını açıktan yaparlar ve Müslümanları aldatmak için «Biz de Müslümanız» demezler. Müslümanlar da, onların açıktan açığa düşman olduklarını bilirler, ona göre tedbirlerini alırlar. Bu bakımdan onlara aldanmazlar. Fakat münafıklar böyle değildir, onlar içi başka, dışı başka oldukları için çoğu kez mü’minleri aldatmışlardır. Müslümanlar da, onları mü’min zannederek kendilerine güvenmişler, sırdaş olmuşlardır. Münafıklar ise, mü’min görünerek her fırsatta gerçek Müslümanları aldatmışlardır. Bundan dolayı onların cezası kâfirlerinkinden daha şiddetli ve daha elimdir. Onlar, kendilerini Allah'ın azabından kurtaracak kimseyi asla bulamazlar. Ancak yaptıkları nifaklara, kötülüklere tevbe edip, iman edenler, nefislerini ıslâh ederek amel-i salih yapanlar, İslâm dininin hak olduğunu kabul edip, Allah için ona bağlananlar, Allah'ın birliğini kabul edip, dinlerini dünyalık için değiştirmeyenler müstesnadır. İşte onlar mü’minlerle beraberdirler. Yüce Allah mü’minlere büyük bir mükâfat verecektir. Allah'ın mükâfatı, rahmeti, affı ancak iman edenler için söz konusudur.

Bu âyet-i celile şunu da bildiriyor: Allah'ın yaratmış olduğu varlıklar arasında en şerlileri ve en şiddetli azaba uğrayacak olanlar münafıklardır. Çünkü Yüce Allah onlara cehennemin en aşağı tabakasını vaad etmiştir. Fakat dört şey ile de onların nifaktan kurtulacaklarını beyan etmiştir. Münafıkları nifaktan ve esfel-i safiline inmekten kurtaracak olan dört şey şunlardır: Hiç dönmemek şartıyla Allah'a tevbe etmek, ihlâsla amel etmek, nefisleri ıslâh ederek nifaktan dönmek, Allah'a iman ederek dinine bağlanmak. İşte o zaman mü’minlerle beraber olurlar. Allahü teâlâ onlar için «Mümin demedi, mü’minlerle beraber olurlar» buyurdu. Zira onların yapmış oldukları fiiller imanlarına ve Allah indindeki mükâfatlarına mani olduğu için «Mü’min» lâfzını kullanmadı.

146 ﴿