6

«Yeryüzünde yürüyen hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah'a ait olmasın. Onların duracak yerlerini de, emanet edilen yerlerini de O bilir. Hepsi apaçık kitabdadır.»

Bütün canlıların rızkı Allah'a aittir. Allah, yaratmış olduğu bütün canlıların rızkını tekeffül etmiştir. Yeryüzünde yürüyen hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah'a ait olmasın. Onların duracak yerlerini de, emanet edilen yerlerini de, ölüm zamanlarını da ve neye muhtaç olduklarını da O bilir. Hiçbir şey O'nun bilgisinden gizli kalmaz.

Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh) «müstekâr» kelimesini şöyle açıklamıştır: «Müstekâr, ana rahmine yerleşen şeydir. Allahü teâlâ onu bilir ve bulunduğu yerde ona rızık verir. Allah, her canlının nerede olduğunu ve nerede yerleştiğini, neye muhtaç olduğunu da bilir. Canlı ve cansız hiçbir şey O'nun bilgisinden gizli kalmaz. Bir kimsenin ölümü nerede takdir edilmişse oraya gitmesi için bir sebep halk edilir, o sebebden ötürü oraya gider ve ruhu orada kabzedilir. Defnedildiği yer de onun «müstevdii»dir ki, kıyamet günü o yer «Yâ Rabbi, bana müstekâr ve müstevdii ettiğin işte budur» diyerek içinde bulunan herşeyi dışarı atar.

Her canlının dünyadaki rızkı Levh-i Mahfûz'da yazılmıştır, onu tüketmedikçe ölmez. Rezzâk-ı Alem olan Allahü teâlâ'dır, bütün mahlûkatın rızkı O'na aittir. Kulun da görevi Rezzâk-ı Âlem'e itaattir, zâten yaratılış gayesi de budur.

6 ﴿