29

«Bunun üzerine o çocuğu gösterdi. 'Biz beşikteki çocukla nasıl konuşabiliriz' dediler.»

Hazret-i Meryem, İsa (aleyhisselâm)'yi dünyaya getirince alır, kavminin yanına gelir. Kavmi onun babasız çocuk dünyaya getirmesini çok yadırgar ve «Ey Meryem! Yemin olsun ki, kötü ve utanılacak bir şey yaptın ey Harun'un kız kardeşi, baban İmran âbid ve sâlih birisi idi, annen de saliha bir kadındı.. Onlardan böyle bir şey zuhur etmedi, sen kime benzedin?» derler. Bunun üzerine Hazret-i Meryem beşikteki çocuğa işaret eder. Kavmi de «biz beşikteki çocukla mı konuşacağız? O bir çocuktur, konuşmasını ne bilir?» derler.

İmam-ı Kelbî (radıyallahü anh) şöyle der: «Hazret-i Meryem, İsa (aleyhisselâm)'yi doğurunca bir mağaraya götürür. Orada, nifastan kesilene kadar kırk gün kalır, nifastan kesildikten sonra oğlunu alır, kavminin yanına gelir. Yolda gelirken İsa, annesine şöyle der: Ey anne, sana müjdeler olsun, ben Allah'ın kulu ve Mesihiyim. Şayet ölüleri elimle mes edersem dirilir, hastalar iyi olur, körler görür.» Hazret-i Meryem bundan son derece sevinç duyar, kavminin yanına geldiği zaman bundan dolayı beşikteki çocuğu gösterir. Tefsirciler Hazret-i Meryem'e kavminin «ey Harun'un kız kardeşi» demelerini şöyle açıklamışlardır. İsrailoğulları içinde Harun adında çok âbid, sâlih ve takva bir zat varmış, Hazret-i Meryem'i de âbid, sâlih ve takvâlıkta ona benzetiyorlardı, bundan dolayı «ey Harun'un kız kardeşi» demişlerdir. Bazı tefsirciler ise aksini söylemişlerdir. Babasız çocuk doğurduğu için ahlâksızlığı ile meşhur Harun adında birisine benzetmişlerdir. Kavmi kendisini ayıplayınca onlara cevap vermez ve beşikteki çocuğu gösterir. Çünkü kendisinin suçsuz olduğunu ortaya koyacak olan çocuğudur. Kavmi de kendisine inanmayarak «bizi beşikteki çocukla konuşmaya sevk ediyor» demişlerdir. Onlar aralarında böyle konuşurken Hazret-i İsa kendilerine şöyle seslenir.

29 ﴿