28

«Sözümü iyi anlasınlar.»

Musa (aleyhisselâm) ilâhi emir gereği elindeki âsâyı yere atınca âsâ büyük bir yılan olur. Onun yılan olduğunu gören Musa (aleyhisselâm) korkar, kaçar. Bu, Allah tarafından kendisine verilen bir mucizedir. Görenleri dehşete düşüren bu mucizeye ilâveten Yüce Halik ona başka bir mucize daha verir ve şöyle buyurur: «Ey Musa, bir de elini koltuğunun altına koy da, diğer bir mucize olarak kusursuz bembeyaz çıksın. Böylece sana daha büyük mucizelerimizi gösterelim.» Bunun üzerine Musa (aleyhisselâm) sağ elini sol koltuğunun altına koyar tekrar çıkardığı zaman etrafa ışık saçan ay gibi parlamaya başlar. Musa (aleyhisselâm) bu manzara karşısında şaşa kalır. Bu, ona verilen üçüncü mucizedir. Birincisi âsânın yılan oluşu, ikincisi o âsânın tekrar eski haline dönmesidir.

İbn Abbas (radıyallahü anh) bunu şöyle beyan eder: Musa (aleyhisselâm) sağ elini sol koltuğunun altına sokar, çıkardığı zaman elinin ay gibi parladığını görür. Bu, onun peygamberliğinin alâmeti olan büyük bir mucizedir. Bu mucizelerden sonra Yüce Allah ona risalet verip şöyle buyurur: «Yâ Musa, Firavun'a git. Onu imana davet et, doğrusu o azmıştır.» Bu ilâhî emir karşısında Musa (aleyhisselâm) Rabbine şöyle niyaz eder: «Rabbim, gönlüme genişlik ver, işimi kolaylaştır, dilimin de düğümünü çöz ki, beni dinleyenler sözümü iyi anlasınlar.» Musa (aleyhisselâm) kendisine verilen görevin ne kadar büyük ve ehemmiyetli olduğunu anladığı için önce Rabbinden yardım talep eder. Çünkü Allah'ın yardımı olmadan kimse bir şey yapamaz.

İbn Abbas (radıyallahü anh)'a göre, Musa (aleyhisselâm)'nın «Rabbim, gönlüme genişlik ver» demesinin hikmeti «Rabbim, gönlüme öyle ferahlık ver ki, senden başkasından korkum olmasın» demektir. Zira Musa (aleyhisselâm) tek başına Firavun'u imana davet etmekten endişe duyuyordu. Çünkü Firavun'un avanesi ve ordusu çoktu. Onlardan korkmamak için Yüce Mevlâ'ya niyaz edip şöyle dua etmiştir: «Rabbim, buyurduğun emri bana kolay et ki, risâletini Firavun'a ulaştırıp onu imana davet edeyim. Dilimdeki düğümü de çöz ki, beni dinleyenler sözümü iyi anlasınlar.»

Musa (aleyhisselâm)'nın dilinin kekeme olmasının sebebi şudur: Kâhinler, Firavun'a İsrailoğullarından birinin gelip tahtına hâkim olacağım söyler. Bunun üzerine Firavun İsrailoğullarının dünyaya gelen erkek çocuklarını öldürtür. Musa (aleyhisselâm) da o sırada dünyaya gelir, annesi çocuğunun öldürülmesinden korkar. Onu gizleyecek bir yer bulamaz. Son çare olarak Hazret-i Musa'yı bir sandukaya koyar ve Nil nehrine bırakır. Nehir Firavun'un sarayının, önünden geçer. Sarayın önünden geçen nehir sandukayı oraya götürür. Musa (aleyhisselâm) 'yi götüren sanduka Firavun'un adamları tarafından alınır ve kendisine takdim, edilir. Sandukayı açarlar, içinden nûr topu gibi bir erkek çocuğu çıkar, Firavun ve ailesi Âsiye çocuğu kendilerine evlâtlık alırlar, sarayda büyütmeye başlarlar. Bir gün Firavun, Musa (aleyhisselâm) ile oynarken, Firavun'un sakalından bir tutam tüyü koparır. Firavun buna çok kızar, küçük Musa'yı öldürmek ister, ailesi buna mani olur ve «bunu çocukluğundan yaptı, onun sana bir garezi yoktu. Şayet dilersen bir deneyelim» der. Sonra bir kap altın, bir kap da ateşin korunu alıp küçük Musa'nın yanına getirir. Musa (aleyhisselâm) elini altın olan kaba uzatır, o anda Cebrail gelip elini ateş olan kaba sokar ve ondan ateş alıp ağzına koyar, derhal dilini yakar. Bu yanmadan mütevellid dilinde bir arıza meydana gelir ve kekeme olur. Bunun için «Rabbim, dilimin düğümünü çöz ki, sözümü iyi anlasınlar» demiştir. Musa (aleyhisselâm)'nın Rabbine nasıl dua ve niyazda bulunduğu âyet-i celilede şöyle bildirilmiştir.

28 ﴿