|
28 «Şu mektubu götür, onu kendilerine bırak. Sonra bîr yana çekil de bak, neye dönecekler.» Süleyman (aleyhisselâm), Hüdhüd'ün beyanatını dinledikten sonra, doğru olup olmadığını da öğrenmek için şöyle der: «Bakalım doğru mu söyledin, yoksa yalancılardan mı oldun? Şu mektubu götür, onu kendilerine bırak. Sonra bir kenara çekil, neye döneceklerine bak.» Ve bir mektup yazıp Hüdhüd'e verir. Süleyman (aleyhisselâm) mektubuna şöyle başlar.- Bismillâhirrahmânirrahim. Allah'ın kulu Süleyman'dan Seb'e melikesi Belkıs'a, doğru yola tâbi olanların üzerine selâm olsun. Bundan sonra bana karşı kibirlenip büyüklenme, emirlerime itaat et ve benimle beraber ol.» ibn Cerir'e göre, Süleyman (aleyhisselâm) mektuba Allahü teâlâ'nın kendisine vahyettiğini yazmıştır. Ondan başka bir şey yazmamıştır. Peygamberlerin âdeti az kelâm ile çok mânâ ifade etmektir. Onlar sözü fazla uzatmazlar. Süleyman (aleyhisselâm) mektubu yazdıktan sonra yüzüğünü miske bandırıp mektubun üzerini mühürler ve Hüdhüd'e verir. Hüdhüd mektubu alıp Belkıs ve kavmine götürür. Hüdhüd mektubu Belkıs'a getirdiği zaman, o, San'a'daki sarayındadır. Belkıs sarayın kapılarını kapatmış, anahtarlarını almış, yastığının altına koymuş, uykuya dalmıştı. Uyumadan önceki âdeti bu imiş. Hüdhüd bulunduğu odaya girer, mektubu göğsünün üzerine bırakır, verilen talimat gereği bir köşeye çekilip uyanmasını ve mektuba vereceği cevabı bekler. Bu İmam-ı Katade'nin görüşüdür. İbn Ümeyye'nin görüşü ise, Belkıs’ın yattığı odanın bir penceresi olup o pencereden sabahleyin güneş doğduğu zaman odanın içine vurur. Beîkıs da o zaman kalkıp güneşe tapar. Hüdhüd mektubu götürmeye gittiği zaman pencereye konar ve kanatlarıyla pencereyi kaplar, güneş doğar fakat Belkıs’ın odasının içine vurmaz, o da güneşin doğduğunu farkedemez, o sırada Hüdhüd de mektubu ona verir. Belkıs mektubun üzerindeki mührü görünce tevazu ile onu alır ve okur. Çünkü o okuma-yazma biliyordu. Daha önce Süleyman (aleyhisselâm)'in adını duymuş, nasıl bir hükümdar olduğunu da öğrenmişti. Mektubu okuduktan sonra tahtına oturur, istişare etmek için kavminin ileri gelenlerini çağırır. O zaman üçyüz on üç veziri ve her vezirin emrinde de on bin kişi varmış. Süleyman (aleyhisselâm)'dan gelen mektubu vezirlerine okur. |
﴾ 28 ﴿