37

«Dön onlara. Yemin olsun ki güç yetiremeyecekleri bir ordu ile gelir, onları oradan alçalmış ve küçük düşmüş olarak çıkartırım.»

Belkıs’ın elçileri gelip hediyeleri ortaya koyunca Süleyman (aleyhisselâm) onlara hiç değer vermeyerek elçilere şöyle der: «Bana mal ile mi yardım etmek istiyorsunuz? Halbuki Allah'ın bana verdiği peygamberlik, din, hikmet ve saltanat size verdiğinden çok daha hayırlı ve çok daha üstündür. Belki siz hediyenizle sevinir, övünürsünüz. Yahut da birbirinizi sevindirirsiniz.» Süleyman (aleyhisselâm) bu hitabesinden sonra elçilerin başkanı olan Amr ibn Münzir'e, «al bu hediyelerinizi geri götür, bizim onlara ihtiyacımız yok. Biz, sizden dinimize girmenizi ve müslüman olup bize gelmenizi istiyoruz. Şayet müslüman olup bize gelmezseniz Allah'a yemin ederim ki, onların karşı koyamayacakları güçlü bir ordu ile üzerlerine gelir, memleketlerinden onları hor ve zelil olarak çıkartırım» der. İmam-ı Vehb'in rivayetine göre, bunun üzerine elçiler dönüp gelir. Belkıs onları görünce «Allah'a yemin ederim ki, o melik değil, peygamberdir, bizim gücümüz ona yetmez» der. Sonra tekrar Süleyman (aleyhisselâm) 'a elçi göndererek şöyle der: «Ben vezirlerimle beraber sana geliyorum. Emirlerini ve dinin hakkında bizi neye davet edeceğini göreceğim.» Belkıs yola çıkmadan önce tahtını sarayın içine koyar, kapılarını kapatır, özel bekçilerle sarayı kordon altına alır ve dönene kadar kendisine vekâlet edecek birisini yerine bırakır. Ona şöyle der: «Ben gelene kadar mülkümü ve maiyetimi koru, tahtıma kimseyi el sürdürme.» Sonra Belkıs’ın Süleyman'a gittiği ve yerine bir vekil bıraktığı memlekette ilân edilir. Belkıs da on iki bin subayı ile beraber Süleyman (aleyhisselâm)'a gider.

İbn Abbas (radıyallahü anh)’ın rivayetine göre, Süleyman (aleyhisselâm) çok heybetli bir zattı. Bir mesele hakkında hemen hüküm vermezdi. O meseleyi en ince noktasına kadar inceler, ondan sonra kararını verirdi. Bir gün memleket meselelerini görüşmek için tahtına çıkıp oturur. Tam o sırada uzaktan bir toz bulutunun yükseldiğini görür, gelenlerin kim olduğunu sorar. Yanındakiler, gelenlerin Belkıs ve adamları olduğunu söyler. Bunun üzerine onlara şöyle der.

37 ﴿