40

«Nezdinde kitaptan bir ilim bulunan biri de dedi ki: 'Gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm.. Süleyman tahtı yanına yerleşivermiş görünce dedi ki: Bu Rabbimin lütfundandır. Şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak içindir. Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de küfrederse muhakkak ki Rabbim ganidir, kerem sahibidir.»

Belkıs ve adamlarının uzaktan geldiğini gören Süleyman (aleyhisselâm) vezirlerine «ey ileri gelenler, kendileri bana müslüman olarak gelmeden önce hanginiz onun tahtını bana getirir?» der. Cinlerin en güçlü ve en kuvvetlilerinden İfrit adında birisi ileri atılır ve «sen yerinden kalkmadan ben onu sana getiririm. Buna gücümün yeteceğine de eminim» der. Süleyman (aleyhisselâm) tahtın kendisine daha acele olarak gelmesini ister. Bunun üzerine nezdinde kitaptan bir ilim bulunan birisi de şöyle der: «Gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm.» Bu ilim sahibinin kim olduğu hususunda tefsircilerin görüşü farklıdır. Bazılarına göre, o zat Cebrail'dir. Bazılarına göre meleklerden biridir. Allahü teâlâ onunla Süleyman (aleyhisselâm)'a yardım etmiştir. Cumhura göre bu zat Asaf ibn Berhaya'dır. O sâlih bir zat olup îsm-i A'zam'ı bilirdi, onunla dua eder, duası kabul olurdu. Her istediği kendisine verilirdi. Bunun için rahatlıkla Süleyman (aleyhisselâm)'a «gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm» demişti. Rivayete göre Belkıs’ın tahtının bulunduğu yer ile Süleyman (aleyhisselâm)'ın bulunduğu yerin arası iki aylık bir mesafedir. Asaf'ın yaptığı duanın lâfzı hakkında sahabenin görüşü farklıdır. Mükâtil ile Mücahid'e göre «yâ Zelcelâli ve'l ikrâm»dır. Kelbî'ye göre «yâ hayyü yâ kayyûm»dur. Hazret-i Âişe ile Hazret-i Zehra'ya göredir. Süleyman (aleyhisselâm) tahtı yanında görünce Rabbine şükrederek şöyle demiştir.-«Bu, bana Rabbimin lütfundandır, şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü diye beni sınamak içindir. Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur, kim de küfrederse muhakkak ki Rabbim ganidir, kerem sahibidir.»

40 ﴿