45 «Sana kitaptan vahyolunanı oku. Namazı da dosdoğru kıl, muhakkak ki namaz hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı anmak elbette en büyük ibadettir. Ve Allah yaptıklarınızı bilir» Allah tarafından gönderilen kitaplar insanların dünya ve âhiret saadetini te’min için gönderilmiştir. Özellikle son kitap olan Kur'ân-ı Kerîm, dünyanın sonuna kadar milletlerin, toplumların, ailelerin bütün ihtiyaçlarına cevap verecek, onlara dünyevi ve uhrevî saadetlerini kazanmalarını, imanı küfrü, hakkı bâtılı, helâli haramı, iyiyi kötüyü, hayrı şerri öğrenmeleri ve yaratana karşı kulluk görevlerini yapmaları için gönderilmiştir. Günümüzde olduğu gibi sadece cuma ve bayram akşamları, kandil geceleri, ramazan günleri ve cenazelerde okunmak için gönderilmemiştir. Şayet öyle olsaydı 114 sûreye ve 6666 âyete gerek yoktu, bunun için bir sûre yeterdi. İlâhî kanun insanların dünya ve âhiret mutluluğunu, saadetini kazanmaları için gönderilmiştir. Buna uyanlar kurtulmuş, uymayanlar ise helak olmuştur. Bunun için Yüce Halik, sevgili Peygamberine şöyle buyuruyor: -Yâ Muhammed, sana kitaptan vahyolunanı oku. Namazı da dosdoğru kıl, muhakkak ki namaz hayâsızlıktan ve kötülükten ahkoyar. Allah'ı anmak elbette en büyük ibadettir. Ve Allah yaptıklarınızı bilir.» Allah rızası için huşu ve tazarru ile kılınan namaz insanı her türlü kötülükten ve hayâsızlıktan ahkoyar. Huşu ile kılınmayan namaz ise sahibini Allah'tan uzaklaştırır. Ebû İmam, Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şöyle işittiğini rivayet eder: «Bir kimsenin namazı kendisini kötülüklerden ve hayâsızlıktan alıkoymuyorsa, o namaz sahibini Allah'tan uzaklaştırır.» Hasan-ı Basri de şöyle demiştir: «Kılmış olduğun namaz seni kötülüklerden ve hayâsızlıktan alıkoymuyorsa, sen o namazı kılmıyorsun demektir.» Allah'ı zikir bütün ibadetlerden daha üstündür. Çünkü Allah'ı zikir kalbte Allah korkusunu artırır, isyandan korur, O'nun emirlerine itaata sevk eder. İnsanı her hususta ölçülü ve temkinli yaşamaya alıştırır. Hasan-ı Basrî namazdan sonra en efdal zikrin Kur'an okumak olduğunu söylemiştir. Ebülleys Semerkandî de şöyle demiştir: «İbn Abbas (radıyallahü anh), Abdullah ibn Rebia'dan «velezikrullâhi ekber»in mânâsını sormuştur. O şöyle cevap vermiştir: 'Bu zikirden maksad tesbih, tehlil ve takdistir.» İbn Abbas, bu çok güzel. Allah'ın kulunu zikretmesi, kulun O'rfu zikretmesinden çok daha üstündür. Çünkü kulun her an Allah'ı zikretmesi vâcibtir. Kul bir an bile O'nsuz olamaz. Yüce Hâlik'ın kullarının zikrine, hamdine, tesbihine, tehliline, takdisine ihtiyacı yoktur. Bu cihetle Allah'ın kulunu anması, ihtiyaç içinde olan kulun O'nu zikretmesinden elbette çok daha efdaldir. Zira kul her an Allah'a muhtaçtır, Allah ise hiçbir zaman kuluna muhtaç değildir. O, âlimdir, kullarının hayır ve şerden ne yaptıklarını bilir. Ona göre mükâfat ve mücâzatını verir. |
﴾ 45 ﴿