FATIR SÛRESİ Bu sûre-i celile, Kur'ân-ı Kerîm'in 35. süresidir. Mekke'de nazil olmuştur ve 45 âyettir. Allahü teâlâ'nın «Fatır-ı kâinat» olduğundan bahsettiği için, kendisine «FATIR» sûresi denmiştir. Bu sûrede meleklerin vaziyetlerine ve vazifelerine dair ma'lûmat bulunduğu için de «sûre-i Melaike» adını almıştır. Bu sûrenin ihtiva ettiği başlıca konular şunlardır: 1- Meleklerin yaratılışı, ve Allah'ın rahmetine kimsenin mani olamayacağı. O'nun, rahmetini istediğine vereceği. 2- Geçmiş peygamberlerin kıssalarına işaretle Peygamber'in kalbini tesbit ve hakkın tecelli edeceğini müjdeleyerek teselli etmek. 3- İnsanların uyanık bir halde yaşayarak şeytanî vesvesslere kapılmaması. 4- Bütün insanların Allah'ın rahmetine muhtaç olduklarını ve herkesin kendi amelinden mes'ul olacağı. 5- Allah'ın kudretini, azametini düşünen âlimlerle, bu gibi özelliklerden mahrum olan cahillerin bir olamayacağı. 6- Ahirette iman ehlinin nail olacakları mükâfatlar ile kâfirlerin uğrayacakları azabı beyan ederek insanları düşünmeye davet ediyor. 1 «Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, öçer, dörder kanatlı elçiler kılan Allah'a mahsustur. Yaratmada dilediğini artırır. Şüphe yok ki Allah her şeye hakkıyle kadirdir.» Hamd ve şükür, gökleri ve yeri yoktan var eden Allah'a mahsustur. O. mukarrep ismi verilen Cebrail'i, İsrafil'i, Mikâil'i, Azrail'i ve Kirâmen Kâtibin meleklerini yeryüzüne elçi olarak göndermiştir. Onların kimi iki, kimi üç, kimi de dört kanatlıdır. Yaratmada dilediğini artırır. Çünkü O, her şeye kadirdir. İbn Şahâb'ın rivayetine göre, Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), Cebrail'in asıl suretinde kendisine görünmesini istemiştir. O da, Peygamberimizin buna tahammül edip dayanamayacağını söylemiştir. Buna rağmen Peygamberimiz, Cebrail'in kendi suretinde görünmesi için ısrar etmiştir. Bunun üzerine Cebrail, aydınlık bir gecede kendi suretinde Peygamberimize görü nur. Onu gören Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisinden geçer ve bayılır. Peygamberin bayıldığını gören Cebrail, onu kendisine dayandırır, bir elini göğsünün üstüne, bir elini de yanağının üstüne koyar. Bir müddet sonra Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine gelir «sübhânallah, ben böyle büyük ve azametli bir şeyin mahlûk olduğunu zannetmemişim» der. Cebrail de «eğer İsrafil'i görseydin acaba halin ne olurdu? israfil'in on iki kanadı vardır. Kanadının birisi doğuda, birisi batıdadır. Arş onun boynu üzerindedir. Buna rağmen o, Allah'ın azameti karşısında öyle küçülür ki, küçük bir serçe kuşuna döner ve Arş'ı taşıyamaz olur. Allah lütfedince o zaman eski haline döner.» der. Çünkü O. her şeye kadirdir, dilediğini artırır, dilediğini de eksiltir. |
﴾ 1 ﴿