MÜMİN SURESİ Bu sûre-i celile, Mekke'de Zümer Sûresi'nden sonra nazil olmuştur ve 58 âyettir. Yalnız 35, 56, 57. âyetlerinin Medine'de nazil olduğu rivayeti de vardır. Firavun'un ailesi arasında kahraman bir mü'min zat bulunup, onu korkmadan imana davet ettiğini bildirdiği için, o zata bir işaret olsun diye ve mü’minlerin de şerefini yükseltmek için sûreye «Mü’min Sûresi» ismi verilmiştir. Bir ismi da «El-gafur» dur. Bir de bu sûre ile bunu takip eden altı sûreye Hâ, Mim harfi ile başladıkları için, bunların yedisine de «Hâ, Mim» sûresi unvanı verilmiştir. Bu yedi sûre birbirini müteakip ve Mushaf'taki tertip üzere nazil olmuştur. Faziletleri hakkında birçok rivayetler vardır. Bunlar «Lübabü'l-Kur'an» Kur'an'ın güzide halis sûreleri, «Dibâcü'l Kur'an» Kur'anın çok kıymetli atlası, «Arisetül-Kur'an» Kur'an'ın unvanı diye de isimlendirilmişlerdir. Bu mübarek sûrenin ihtiva ettiği başlıca hususlar şunlardır: 1- Kur'ân-ı Kerîm'in ulviyeti, Allah'ın vahdaniyeti, gafur ve azabının şiddetli olduğu. 2- Nûh kavminin ve benzerlerinin peygamberlerine karşı yaptıkları ve nasıl azaba uğradıkları. 3- Arşı yüklenen meleklerin vasıfları ve mü’minler için yaptıkları duâ. 4- Kâfirlerin cehennemdeki azabları ve bu azabı gördükleri vakit tekrar dünyaya dönmek için temennide bulunmaları. 5- Allahü teâlâ'nın varlığı ve birliği hakkındaki deliller. 6- Mûsâ (aleyhisselâm)'ınn, Firavun'u dine davet etmesi ve onun kavminden olan mü’min zatın Firavun'un Hakk'a dönmesi için ihtarı. 7- Firavun gibi dinsizlere uyanlarla, uymayanların arasındaki fark ve akıbetleri. 8- Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sabırla insanları imana davet mükellefiyeti. 9- Allahü teâlâ'nın kulları hakkındaki sonsuz nimetleri. 10- Kâfirlerin kıyamet günü pişmanlıklarının bir fayda vermeyeceği. 1 «Hâ, Mim.» Hâ, Mim'ler hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. İbn Abbas'ın rivayetine göre bunların hepsi Mekke'de nazil olmuştur. İmam-ı Katade'ye göre Hâ, Mim'ler Kur'ân-ı Kerîm'in isimlerinden biridir. Bazıları «İsm-i Âzam» olduğunu, bazıları kasem olduğunu, bazıları da müteşâbihattan olduğunu söylemişler ve «bunlardan maksadın ne olduğunu ancak Allahü teâlâ bilir. Bize vâcib olan bunların Allah kelâmı olduğuna imandır» demişlerdir. |
﴾ 1 ﴿