2 "Ey iman edenler, seslerinizi peygamberin sesinden yüksek çıkarmayın. Birbirinize bağırdığınız gibi peygambere yüksek sesle bağırmayın ki, farkına varmadan amelleriniz boşa gitmesin." Bu âyet-i celilenin nüzul sebebi şudur: Beni Temim kabilesinden seksen kişilik bir gurup elçi olarak Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelir. Bunların içinde Akraa ibn Habis, Zirkan ibn Bedir ve Attar ibn Haccaf da vardır. Bunlar peygamberin huzuruna girerek "Ey Muhammed, senin dinin güzeldir, doğrudur, şairlerimiz ve hatiplerimiz hakkında bir şey söyleme. Dinine girmeye bize müsaade et" diyerek yüksek sesle bağırırcasına peygamberin sesini bastırarak konuşmuşlardır. Bunun üzerine Allahü teâlâ bu âyeti inzal ederek şöyle buyurur: "Ey iman edenler, seslerinizi peygamberin sesinden yüksek çıkarmayın. Birbirinize bağırdığınız gibi peygambere yüksek sesle bağırmayın ki, farkına varmadan amelleriniz boşa gitmesin, "Çünkü peygamberin (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın huzurunda bulunmanın ve konuşmanın elbette bir ölçüsü vardır. İnsanların birbirlerine bağırdıkları ve konuştukları gibi, peygamberle konuşulmaz ve huzurunda saygısızlık yapılmaz. Zira o âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir ve bütün insanlığın kurtuluş rehberidir. Elbette böyle bir peygamberin huzurunda edebe aykırı bir şey yapılamaz. Kendisi buna müsamaha gösterse bile, Allahü teâlâ asla buna müsamaha etmez. Nitekim öyle olmuştur. Bu âyet her ne kadar Beni Temim kabilesi hakkında nazil olmuş ise de hükmü umumidir. Tefsircilerin çoğu bu âyeti delil getirerek, büyük günah işleyenlerin amelleri boşa gider demişlerdir. Fakat Hanefi fukahası büyük günahların, amelleri boşa çıkarmayacağını söylemişlerdir. Şayet insanı dinden çıkaracak bir kelime söylenirse işte o zaman bütün ameller yok olur, Mü’minlerin buna çok dikkat etmesi gerekir. Mü’mini dinden çıkaran kelimelerden bazılarını şöyle sıralıyabiliriz: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i alaya almak, Kur'anı Kerim'in hükümlerini beğenmemek veya kabullenmemek. Kur'an-ı Azimüşşan'ı küçük düşürecek harekette bulunmak, namazla ve namaz kılanla alay etmek, onu hafife almak. Dine tealluk eden meselelere sövmek, onları hafife almak, beğenmemek. Buna mü’minlerin çok dikkat etmesi gerekir. Aksi takdirde farkına varmadan dinden uzaklaşırlar da haberleri bile olmaz. Bu âyetin nüzulünden sonra Sabit ibn Kays peygamberimizin yanına, ses tonunun yüksek olduğundan gelmez olmuştur. Allah Resulü Kays'ı çağırtır, kendisinin kötü bir niyeti olmadığını ve ses tonunun yüksek olduğundan sesi gür çıktığını kendisine bildirir. Bundan sonra o zat peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzurunda sesini çok az çıkarmaya çalışır. İşte bu sahabenin Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e karşı sevgisi, ona olan muhabbetleri ve hürmetleridir. |
﴾ 2 ﴿