KAF SÛRESİ "KÂF": Katâde (radıyallahü anh), Allahü teâlâ'nın isimlerinden bir isimdir, dedi. Kimileri de Kur'an'in isimlerinden bir isim derler. İbn Abbas (radıyallahü anh): yeşilliği bütün bir âlemi saran yeşil zümrüt bir dağdır, dedi. Gökyüzünün yeşil gözükmesi bundandır. O dağ hicabın (perdelerin) arkasındadır. Gün o dağı dolanır. O dağ ile o hicâb arası bin yıllık yoldur. O dağı karanlıklar kaplamıştır. Onda daha neler olduğunu Allah'tan başkası bilemez. Göklerin etrafı o dağa ulaşıktır, bitişiktir. Bâzıları da, "Kaf demek, Allahü teâlâ'nın işlerinde adaletle kâim olmasıdır," demişlerdir. Buna göre Allah'ın zerre kadar zulmü yoktur. Müfessirlerden Dahhâk (radıyallahü anh): "O, dünyayı çevreleyen halka gibi bir dağdır. Yeryüzünde hiçbir il, hiçbir ilçe ve hiçbir köy yoktur ki, onda o dağdan bir damar olmasın! Onun üzerinde görevli bir fereşteh (melek) vardır. Allahü teâlâ bir kavmi helak etmeyi dilediğinde o meleğe emreder. O da o yerin (o dağa bağlı olan) damarını çeker, böylece zelzele olur, helak olurlar." dedi. 1 "O çok şerefli Kur'an'a yemîn ederim ki, (Mekke kâfirleri Peygambere îman etmediler)." "Vav" kasem, yemin içindir. Ey Mekkeli müşrikler Şerefli Kur'an'a yemin olsun ki, muhakkak sîzler öldükten sonra elbette dirileceksiniz. Çünkü onlar "öldükten sonra dirilmeyi inkâr ediyorlardı. Bundan gerçekten korkuyorlardı. Kâf hakkı için, Kur'an hakkı için bu olacaktır. Allahû Teâlâ'nın yemîn etmesi, içlerinden bâzılarının insafa gelerek îman etmeleri içindir. |
﴾ 1 ﴿