KAMER SÛRESİ

Mekke'de nazil olmuştur. Ellibeş âyettir.

1

"Saat yaklaştı. Ay (ikiye) ayrıldı."

Allah'ın Rasûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekkeli "müşrikleri" (inançsızları) İslâm'a davet etti. Onlar da "sen hak peygamber isen bize mucizeler göster. Her peygamber bunu göstermiştir. Sen de mucize göster, sonra inanalım," dediler. Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ne göstermemi istiyorsunuz?" dedi. Onlar: "Eğer sen hak peygamber isen bedir halinde olan Ayı ikiye böl. Bir parçası yere insin. Görelim. Sonra da göğe çıksın ve bütünleşsin," dediler. Allah'ın Rasûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) bunun üzerine yüce Allah'a niyaz etti, dua eyledi. Allah'tan vahy geldi. Denildi ki "Yâ Muhammed! Bunu senden istiyeceklerini biz önceden biliyorduk. Senin işaret etmen, Bizim de iki parçaya ayırmamız da önceden takdir olunmuştur."

Mekke kâfirleri heyecanla toplandılar. Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ay'a parmağıyla bir şeyi kesercesine bir işaret etti. Ay ileri, geri bir hareketlilik gösterdi. Ortasından ikiye ayrıldı. Cübeyr İbn Mut'ım der ki: "Biz de Rasûlullahla beraberdik. Ay iki parçaya ayrıldı. Hepsi yere indi. Yarısı da Hıra dağının bir yanına, yarısı da öbür yanına indi. Dağ ikisinin ortasında kaldı. Sonra da tekrar göğe çıktı. Bütünleşti. Sanki hiç bölünmemiş gibi eski hâline döndü. Bizi aydınlatmaya başladı. Sanki gülümsüyordu.

Mekkeli "müşrikler" (inançsızlar) bu apaçık mucizeyi gördüler. Sâdece: "Bu Muhammed bir sihirbaz ki benzeri görülmemiştir," dîyebildiler. Mel'un Ebû Cehil dedi ki: "Etrafa adamlar gönderelim. Bizden başka

(Ay)'ın ikiye ayrıldığını gören var mı? Şâyet, başka yerden parçalı olarak görülmediyse bizi Muhammed demek ki büyülemiş!" Bunun üzerine sağa-sola, çöle adamlar gönderdiler. Her taraftan aynı haber geldi: Falan gece, filan vakit biz Ayı iki parça halinde gördük, yere ikisi de indi. Sonra da göğe çıktı ve bütünleşti. Yine inanmadılar: "Demek ki Muhammed'in sihiri bütün âlemi büyüleyecek çapta kuvvetliymiş, diyebildiler. İnkarları büsbütün ortaya çıktı.

1 ﴿