2 "(Habîbim) sen, Rabbinin nimeti sayesinde, bir mecnûn-deli değilsin." Bu, yukardaki yeminin cevâbıdır. Yüce Allah: "Nûn hakkı, kalem hakkı, Hafaze meleklerinin yazdıkları hakkı için yemin" olsun ki Yâ Muhammed! Sen Rabbinin nimetlerine mecnûn değilsin." Onlar, Mekke müşrikleri böyle sanırlar. İlk inen "İkrâ... mâlem ya'lem"e kadar gelince Cebrail (aleyhisselâm) Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a gelerek namaz kılmayı öğretti. O da kılardı. Bunu gören müşrikler: "Muhammed delirdi. Şâirdir, mecnûndur," demeye başladılar. Onların bu sözlü sataşmaları Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)' in canını çok sıktı. Bu âyet-i kerîme ile Hak teâlâ onu teselli eyledi (etti). Şöyle ki: "Yâ Muhammed! Sen benim peygamberimsin. Kullarımı Hakka çağırman için seni gönderdim. Bu ilahî, manevî nîmetleri senin Rabbin verdi. Peygamberlik verdi sana. Kur'an'ı sana indirdi. Sen bu nimetlerin şükrünü yerine getirmekte gafil, mecnûn değilsin. Onlara aldırma!" |
﴾ 2 ﴿