31

"Biz" o ateşin bekçilerine meleklerden başkasını memur etmedik. Sayılarını da küfredenler için başka değil ancak bir fitne yaptık..."

Bu meleklerimizin onlara davranışları haşindir. Acı güçleri vardır. Hiçbir kimse onları yenemez. Onların sayılarını "ondokuz" olarak bildirmemiz sırf bir denemedir. Mü’min bunu işitince Allah'tan korkusu artar. Onlara yakalanmamak için çalışır. Kâfir de Velîd gibi, Üseyd gibi saçma-sapan konuşurlar. Sonunda tutumları aleyhlerine olur. Bu bir imtihandır.

Yüce Allah devamla şöyle buyurdu:

"... Ki kendilerine kitap verilenler sağlam bilgi edinsinler. İman edenlerin de îmanları artsın. Hem kitap verilenler, hem de mü’minler şüpheye düşmesinler."

Ehli kitapla "yahûdiler ve hıristiyanlar" anlaşılır. Özellikle yahûdilerin kesin inanmaları gerek. Çünkü Tevratta da böyle haber verdik. Böyle kitaplarına uyunca inançları artmış olur. Mü’minler de, Kur'an'ın önceki ilâhî kitaplara ters olmaması, bilâkis "birçok hususta uygun" düşmesi bakımından, "yakîn olarak- görürcesine" inansınlar.

Yine yüce Allah buyurdu:

"... Kalplerinde (şüphe) hastalığı bulunanlarla kâfirler dahi 'Allah bu (adet) ile, misâl olarak neyi murat etmiş?' desinler..."

Bizim zebanilerin reislerinin sayılarını "ondokuz" bildirmemizin sebebi, bir grubu (münâfıkan) da ortaya çıkarmaktır. Onların kalplerinde nifak ve şüphe hastalığı vardır. Hakkı duydukça hastalıkları artar. Nitekim burada da şüphelerini yukarda gösterdiğimiz biçimde ortaya koydular. Hepsinin "bu ondokuz sayısı" sapıklıklarını artırdı. "Niçin Allah bu zebanilerin sayılarını ondokuz kıldı. Yirmi-otuz olarak artırmadı?" diye ileri-geri zırvalamaya başladılar.

Bunun üzerine yüce Allah buyurdu ki:

"işte Allah, kimi dilerse böyle şaşırtır, kimi de dilerse doğru yola getirir."

Bu sayı, belirttiğimiz gibi, bir şaşırtmacadır. Bakalım kim bunda hikmetler arayacak da sonunda îmanı güçlenecek. Kim de nefsine uyacak da nifakı ve küfrü artacak. İmanı artanın Allah'tan korkusu da artıyor. Allah'tan korkusu artanın da "ihlâslı sâlih-düzgün ameli, işi, eylemi" artıyor. Bütün bunlar "ondokuz'un tılsımları" diyebiliriz.

Yüce Allah ordularının sayısı hakkında şöyle buyurdu:

"Rabbinin ordularını kendisinden başkası bilmez."

Yâ Muhammed! Bizim "ondokuz" ile sınırlı askerlerimiz yok. Daha sayısız ordularımız var... Bize dayanın. Görünmeyen ordularımızla imdadınıza koşarız. Kâfirler inkâr etsinler. Siz tam inanın.

"O, insan (lar) için öğütten başkası değildir"

Bizim cehennemi (sakarı) ve zebanilerinin başkanlarını (ondokuz) olarak belirtmemiz ancak bir denemedir. Bir de mü’minlere öğüttür. Kur'an'dan ancak mü’minler öğütlenirler. Kâfirlerin de hasretini ve ziyânını artırır o.

31 ﴿