İNTİFÂR SÛRESİ

Mekke-i Mükerreme de inmiştir. On dokuz âyettir.

1

"Gök yarıldığı zaman,"

2

"yıldızlar dağılıp döküldüğü zaman,"

3

"denizler fışkırtıldıği zaman,"

4

"kabirler alt-üst edildiği zaman,"

5

"(her) nefs, önden ne yolladı, geriye ne bıraktıysa bilecektir."

Denizler acısı-tatlısı, büyüğü-küçüğü birbirine karıştığı zaman... İsrafil (aleyhisselâm) Sûr'a birinci defa üflediğinde, onun heybetîyle bunlar olacak. Öyle bir karışıklık ki, önüne çıkan herşeyi alıp götürecek. O gün can taşıyanlar kabirlerinden üstü-başları toztoprak olduğu halde kalkacaklar ve öylece dehşetten bir ikinci emre kadar durakalacaklar!... Yer altında gizli nesnelerin hepsi ortaya çıkacak... Bu zikredilen şeyler olunca her nefis yaptığı ve öldükten sonra da yaptığı hayır-şer neyse onları karşısında hazır bulacak. Kişi hem kendi yaptıklarını bilecek. Hem de açtığı iyi veya kötü çığırın yolcularının yaptıklarından "o kişi iyiyse sevapdan, kötü ise günahdan bir pay sahibi" olacak. Nitekim Ebu Hureyre (radıyallahü anh) Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizden şöyle dediğini rivayet etmektedir: "Her kim halkı Hak yola irşâd ederse ve onun gösterdiği gibi amel edîlirse-yaşanırsa o kimselerin kazandıkları sevap o kimseye de yazılır. Onların sevaplarından bir eksilme de olmaz. Ve yine her kim ki halkı sapık bir yola sokar, kılavuz olursa onlar da o yolun gereği olan günahları işlerlerse, o kimseye de aynı günahlar yazılır. Hem de eksiksiz olarak...

6

"Ey insan, O keremi bol Rabbine karşı seni aldatan ne?"

7

"Seni yaratan, sana salim uzuvlar veren sana şu nizâm ve itidali bahşedendir O."

Hak teâlâ kâfirlere hitap ederek buyuruyor ki: Ey kâfirler, sîzi Rabbinize karşı inkâra sevkeden sizi serkeşliğe götüren saik acaba nedir? Ona küfürden tevbe edersiniz O sizi bağışlar. Yaratıldığınız "bir damla bulanık, pis su"ya bakın. Siz âcizlersiniz. O sizi ana rahminde şekillendirdi. Düzgün organlar verdi. Hem de birbiriyle uyumlu uzuvlar... Hiçbir organ diğer bir uzva aksi değil. El bir şeyi tutarken ayak ona müdâhele etmiyor, Gözün biri büyük diğeri küçük değil. Kulağın biri başta, öbürü göğüsün üstünde değil. İkisi de anten gibi başta. Her organın bağlı olduğu beyin, "çok sağlam bir kafa tasında" korunuyor. Ayak parmaklarının yürümede, el parmaklarının kavramada rolü büyüktür. İnsan mütenâsip yaratılmıştır. Kâfir insaf etsin de bunu o mu yaptı yoksa keremi, lûtfu bol Rabbi mi? Bunu iyi ve mantıklı düşünse küfürden ve inkardan kurtulur. Müslüman da buna ibretle bakmalıdır:

8

"Seni dilediği herhangi bir surette terkîp edendir O"

Allah seni nasıl yaratmak dilediyse ezelî ilmiyle bildiği için onu takdir etti. Takdiri gibi de yarattı. Seni ya atan-baban, ya amcan veya annen sûretyıde yarattı. Seni onlara benzetti. Sen onlara benzedin.

Veya nasıl öldüyse öyle yarattı. Uzunsa uzun, kısa ise kısa... Esmerse esmer, beyazsa beyaz yarattı. Yâni hem ilk yaratılışta hem de öldükten sonra tekrar diriltmede sizi dilediği surette o kudretli Rabbiniz yarattı ve yaratacak.

9

"Hayır. Bilâkis dini yalan sayıyorsunuz."

10

"Halbuki sizin üstünüzde hakikî bekçiler,"

11

"çok şerefli yazıcılar vardır."

12

"Ki onlar ne yapıyorsanız bilirler."

Hayır! Bu kafirlerin bu tutumu îmana ters düşer.

Şüphesiz bizim şerefli meleklerimiz vardır. Onlar sizin istediğiniz amelleri bilirler, kaydederler. Melekler tuvâlete çıkma ve cinsel ilişkide bulunma dışında insandan ayrılmazlar. Hayır-şer ne işlenirse yazarlar. Siz cünüpken de yanınızda durmazlar. Bu bakımdan yıkanmayı ertelememek gerek. Şayet sonra yıkanılacaksa o zaman namaz abdesti gibi abdest almak ve öylece uyumak en asgarî tutumdur. Gerisi melekleri taciz eder.

13

"İyiler, hiç şüphesiz Naîm (cennetin) dedir."

14

"Kötüler ise muhakkak alevli ateşdedirler."

Tam tasdik eden, şirkten günahlardan uzak duran mü’minler cennette bir çok "nimetleri dererler. Hazret-i Ebubekir, Hazret-i Ömer ve diğer Ashâb-ı Kiram gibi... İslâmdan çıkmış fasıklar, tacirler o cehennem içinde azâbolunurlar.

15

"Din (ceza) günü oraya gireceklerdir."

16

"Ve onlar bundan ayrılanlar da değildir."

17

"O din günü nedir? (Bunu) sana hangi şey öğretti?"

18

"O din günü nedir? Tekrar (bunu) sana hangi şey öğretti?"

Yâ Muhammed! Kıyamet gününün ne zaman olacağını, biz bildirmediğimize göre, nereden öğreneceksiniz? O ulu gündür. O gün hiçbir kişi, diğer bir kişiyi kurtarmaya gücü yetmez.

19

"O, öyle bîr gündür ki hiçbir kimse kimseye, hiçbir şeyle fayda vermeye muktedir olamayacaktır. O gün emir (yalınız) Allah'ındır."

O gün bir mü’min bir kâfire şefaat dilese de bu kabul edilmez. Çünkü şefaat imanlı olanlara faydalıdır. İnanmayana hiçbir yararı olamaz. Çünkü bütün hüküm ve hükümranlık yüce Allah'ındır.

0 ﴿