TÂRİK SÛRESİ Mekke-i Mükerremede inmiştir. On yedi âyettir. 1 "Yemin olsun o göğe ve Târik'a." 2 "Tarık'ın ne olduğunu sana hangi şey bildirdi?" 3 "(O), delen yıldızdır." İbn Abbas (radıyallahü anh)'a göre, Gece gelen, gündüz kaybolan nesneye "Târik" denir. Ona "ziyadesiyle karanlığı delen" denmesinin bir sebebi de, ondan ateş parçası alınır, şeytanlara atılmasından dolayıdır. Bu görüş, Hasan-ı Basrî (radıyallahü anh)'nindir. Allah göğe, yıldızlara, Tarık'a yemin etti. Şimdi de onların cevâbı olarak şöyle buyurmuştur: 4 "Hiçbir nefis hâriç değildir, yoktur ki; onun üzerinde bir gözeten olmasın." Allah'ın meleklerinden insanın söz ve işlerini zapdedip yazan ve onları saklayanlar vardır. "Gözeten" diye tekil zikredilmesine bakılırsa bu Allahü teâlâ'dır. 5 "Şimdi insan hangi şeyden yaratıldı? Baksın." 6 "O, atılıp dökülen bir sudan yaratılmıştır." 7 "Ki (erkeğin) arka kemiği ile (kadının) göğüs kemikleri arasından çıkıyor o." Allahü teâlâ kıyameti inkâr edenlere yaratılışlarını ibretle incelemelerini murat etmiştir. Böylece akıbetlerini düşünmeleri hedeflenmiştir. Atalarının (babalarının) belinden çıkan bir damla atık su"dan yaratıldığını, şekillendirildiğini insan ne çabuk unutuyor? ' 8 "Şüphe yok ki (Allah) onu döndürmeye elbette kadirdir." Yüce Allah nutfe-spermadan insanı ana rahminde yaratmağa kadir olunca elbette herkesi kıyamet gününde tekrar diriltmeye gücü yeter... 9 "O günde ki (bütün) sırlar yoklanıp meydana çıkarılacaktır." 10 "Artık onun için ne bir kudret, ne de bir yardımcı yoktur." Allahü teâlâ o güçtür ki, kıyamet gününde nice sofi sûretindekileri "haramiler" sıfatında, nice fâsık sûretindekileri de "evliya" sıfatında diriltir. Hiçbir kimsenin gücü kendini azaptan kurtarmaya yetmez. Bir yardımcı da-Allah dilemedikçe- bulamaz ki müstehâk olduğu azabını ondan engellesin. 11 "Andolsun o dönüş sahibi olan göğe." 12 "O yarılan yere ki" Göğün dönüş sahibi oluşu buharlaşan denizlerin, ırmakların tekrar "yağmur" olarak yere düşmesidir. Bunun sistematik olarak devam etmesidir. Veya her defa başlangıç noktasına ulaşan ve dönen göktür. O yağmur sebebiyle yerden otlar, ağaçlar, meyveler yetiren yere de Allahü teâlâ yemin ediyor. Bütün bunlar dönüşümlü oluyor. İnsanoğlunun da yararınadır. 13 "Hakîkaten o (Kur'an) hak ile (bâtılı ayırdeden) kesin bir kelâmdır." 14 "O, bir şaka değildir." Müslümanın Kur'an ahlâkına bürünmesi kendisinin onu (Kur'an'ı) "başucu kitabı" yapması ve "hakem tutması" iledir. 15 "Hakîkat, onlar alabildiklerine hileler düzerler." 16 "Ben de onların hilelerini (ceza ile) karşılarım." O Mekke kâfirleri Rasûlümüze ve beraberindeki Müslümanlara tuzaklar kurarlar. Ona zahmet veriler. Biz de buna karşılık onlara cehennem azabını hazırlamışızdır. Onlar bu tuzağımızı bilemezler. Şirke ve mâsiyete devam edip dururlar. Ayrıca dünyâ'da İslâm'a karşı silâh çeken mütecaviz müşrikler için "bulundukları yerde öldürülme" (......) fermanımız da bir dünyevî tuzağımızdır. İki dünyâda da helâklarını murâd eyledik. 17 "(Habîbim) sen şimdilik o kâfirlere mühlet ver. Onları biraz geciktiriver." Onlardan intikam almaya kalkma. Acele etme. Helâklarına duada israr etme. Cenâb-ı Hâk ilerde Bedir savaşında onlara cezalarını verecektir. Übeyy ibn Kaab (radıyallahü anh), Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)' in şöyle buyurduğunu bize rivayet etmektedir: "Kim Târik Sûresini okursa, Allahü teâlâ ona dünyâ semâsının yıldızlan sayısınca on kat sevap verir." |
﴾ 0 ﴿