GÂŞİYE SÛRESİ

Keremli Mekke döneminde inmiştir. Yirmi altı âyettir.

1

"Kıyamet gününün haberi sana geldi ya."

Yüce Allah kıyamet gününü Rasûlüne (sallallahü aleyhi ve sellem) "Gâşiye" kelimesiyle bildirdi. Onu "uyarmak için" bu kelimeyi seçti. Bu, kıyametin isimlerinden biridir. Anlamı: "Korkulan bütün halkı saran kaplayan" demektir. Ateşe de "gâşiye" derler. Çünkü ateş de, kâfirlerin yüzünü kaplayacak...

Yüce Allah o günün hallerinden haber vererek şöyle buyurmuştur:

2

"Yüzler o gün zelildir."

3

"Yorucu işler yapandır."

kâfirlerin yüzleri o gün azap çektikleri için çok korkunç zillet içinde olacaktır. Yüzü koyun ateş içine "hor ve hakîr olarak" atılacaklar. Onlar bir tepeciğe çıkmağa zorlanacaklar. Hem de ateşten tepelere! Ama çıkmayı başaramayacaklar. Bu işkence içinde uğraşıp duracaklar. Şöyle de denilmiştir: Bu âyet-i kerîme hıristiyanların ruhbanları (din adamları) hakkında inmiştir. Şöyle de yorumlanmıştır: Dünyâda ölçüsüzce faydasız çalışmalarla yorulmuşlar. Bunun âhirette bir de zararı yâni azabı vardır.

4

"Kızgın bir ateşe girecek."

5

"Son derece sıcak bir kaynaktan içirilecektir."

O kâfirler ve özellikle ruhbanlar "üç bin yıl" kızdırıldıktan sonra kapkara olmuş ateşe girecekler. O ateş aynı zamanda karanlıktır. Harareti, ısısı son noktaya gelmiş bir pınardan içecekler.

6

"Onlar için (darî) dikeninden başka bir yiyecek yoktur."

Kâfirlerin yiyeceği "zakkum" olabilir, "gislîn" olur bir de "darî"dir. Bu, Mekke yolunda ve Yemen'de biten bir dikendir. Bunun ismi "şebrak"tır. Kurusuna "darî" denir. Öldürücü bir zehirdir, denilmiştir. Deve bu dikeni yaş iken yerse ölür. Kuruduğu zaman "kedi tırnakları gibi" olur. Onu deve yediği zaman boğazına durur. İşte kâfirlerin bilhassa hahamları, ruhbanları bundan yiyecekler (Allah bizleri bunlara benzemekden korusun. Âmin.).

7

"Ki o, ne semirtir, ne de açlığı giderir."

Bilâkis azap üzerine azap olur. Bunlar sırf dünya işleriyle kendilerini yordular. Adetâ "yirmidort saatte kırksekiz saatlik tempo ile" çalıştılar. Günah işlediler. İman yok bunlarda...

Şimdi de yüce Rabbimiz kendi rızâsını gözetmekle günahları terkeden ve farzları yapardan beyân ederek şöyle buyurmuştur:

8

"Yüzler o gün güzeldir."

9

"Çalıştığından dolayı hoşnuttur."

Dünyâda mü’min olanlar, haramlardan "Allah rızâsını kazanmak için" kaçmışlardı. Orada onların yüzleri "Ayın ondördü gibi parlak" olacak. Amellerin zahmetinin orada rahmetini görecekler. Çalışmalarının kat kat ihlâsları ölçüsünde karşılığı sevabı ve "cennet-cemalullahı" görecekler.

10

"Yüksek bir cennettedir."

11

"Orada boş bir lâf işitmezsin"

Rivayete göre Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu;

"Şüphesiz Allahu Teâlâ'nın rızâsı için birbirini dost tutanlar; öyle yüksek köşklerde olacaklar ki, dünyadakilerin gökteki yıldızları seyrettikleri gibi onları görecekler." Orada boş, bâtıl, kırıcı bir lâf işitmezsin.

12

"Orada dâima akan bir pınar,"

13

"orada yüksek tahtlar,"

14

"(önlerine) konmuş kaplar,"

15

"sıra sıra dizilmiş yastıklar,"

16

"yayılmış, serilmiş saçaklı halılar vardır."

O cennette suyu "sütten ak, baldan tatlı" olan pınarlar vardır. Ondan bir kez içen bir daha susamaz. O içilince, insanın içinde kin, haset, düşmanlık ve kalbî günah niyetlerini sürüp söken, tertemiz eder. Cennetlikler ne zaman bir su içmek isteseler orada hemen bir pınarı Allah yaratır. Başka içeceklar de böyle akacak. Bal ırmağı, süt ırmağı, şarap ve su ırmağı gibi. Orada yüce tahtlar olacak. Cennetlik köşkündeki tahtına çıkmak isteyince o aşağıya indirilecek. Onu alınca yukarı yükselecek. Nitekim Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu hususta şöyle buyurmuştur: "O tahtlar üzerinde öyle yüksek döşekler vardır ki bir yere uçtu, yüzyılda indi. O cennette ağzı değirmi kulpsuz bardaklar vardır ki ırmaklar etrafına konulmuştur. Su içmek isteyenlere hazır bekliyor. Zahmetsiz içsinler diye... Ve yine o cennette sıra sıra yastıklar vardır. Cennetlikler onlara yaslanırlar. Saçaklı halılar da var. Banların hepsi, dünyâda Tevhidî çizgide yürüyerek sâlih ameller işleyenler ve özellikle günahlardan sakınanlar için hazırlanmıştır.

17

"Onlar hâlâ (ibretle) bakmazlar mı o deveye, nasıl yaratılmıştır o?"

Kâfirler ve onların yolunda olan münafıklar cennetteki bu nimetleri akıllarına sığdıramazlar. Şu her zaman gördükleri deveye ibretle baksınlar. eya ibretle baksın!;

Bir damla erlik suyundan bu koskocaman deveyi yaratan Allah, elbette ki cennetteki nimetleri de ehline hazırlamıştır. Onun için zor yoktur. Deve susuzluğa çok dayanıklıdır. Çölde her yerde ot olmadığı için hörgücünde gıda deposu var. Sabırlıdır. Hecin devesi saatte 150 km. koşar. Deve kincidir.

18

"O göğe, nice yükseltilmiştir o,"

19

"o dağlara, nasıl dikilmiştir o,"

20

"o yere, nasıl yayılıp döşenmiştir o"

Bu muhteşem göklere bakmazlar mı? Direksiz onu nasıl tutuyoruz? Bîr yere de asılı değildir. Hak teâlâ'nın kudretini bu göstermeye yeterlidir. Bu dağlara ibretle bakmazlar mı? Nasıl "yerlerin kazığı özellikleriyle onları sıra sıra diziyoruz? Hiçbir dağ yoktur ki onun bir daman Kâf Dağına ulaşmamış olsun. Bir melek bu Kâf Dağının deruhtesine görevlidir. Onun ipi onun elindedir. Allah'ın emriyle o dağların ipini, damarını çektiği zaman zelzele-deprem olur. Yere de ibretle baksınlar. Onu ekime, yürümeye, oturmaya elverişli kıldık. Onu emre uygun yaydık. Bunları yaratan Allah, öldükten sonra dirilmeyi, cenneti, nîmetleri ebette yaratmaya kaadirdir.

21

"(Habîbim) sen hemen hatırlat. Sen ancak bir hatırlatıcısın onların üzerine, musallat değilsin."

Yâ Muhammed! Bunlara vaazinasihât eyle. Bizim onları bekleyen azâbımızı hatırlat, Sen kâfirleri Kur'an'la korkutucusun. Onların "garantörü" değilsin. İşin olduğu gibi bildirmek (tebliğ) dir. Zorla Müslüman olmalarını sağlayamazsın. Hidâyet Bizden. Bu âyet-i kerîme "kıtal âyetinden önce"dir. Onu bunu nesheder. Şunu: "Sen onların üzerine musallat değilsin." Gerisi muhkemdir.

23

"Lâkin kim (îmandan) yüz çevirir (Kur'an'ı) inkâr ederse,"

24

"Allah da onu en büyük azap ile azâplandırır."

25

"Şüphesiz onların dönüşleri ancak bizedir."

26

"Sonra hesapları da muhakkak bize aittir."

Yâ Muhammed! Kur'an'dan yüz çeviren kâfirlerin dışındakilerine nasihat etmeyi sürdür. Onlar için Cehennemde sürekli ateş azapları vardır. Yukarda bu azap çeşitlerini birazcık anlatmıştık. Dünyâdaki azaplar âhiretin yanında pek sönüktür. Onları huzurumuzda toplayacağız. Sonra da hesaplarına göre ceza vereceğiz! Hayırları gâlipse cennete, serleri onları kapladiysa cehenneme gidecekler. Ne yaptılarsa tastamam orada bulacaklar.

Ubeyy ibn Kaab (radıyallahü anh) Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin şöyle buyurduğunu bize bildirmektedir: "Kim Gâsiye Sûresini okursa Allahu Teâlâ (kıyamet gününde) onun hesabını kolay yapar.

0 ﴿