LEYL SÛRESİ Keremli Mekke döneminde inmiştir. Yirmi bir âyettir. 1 "Yemin olsun: Sürüyüp örttüğü zaman geceye." 2 "Açıldığı zaman gündüze," 3 "erkeği ve dişiyi yaratana." Hak teâlâ yemîn ediyor: Geceye-gündüze. Gece hakkı için, onun Halikı hakkı için ki geceyi karanlıklarla kaplar. O gündüzü yaratan Hâlık hakkı için ki âlemi karanlıklardan aydınlığa çıkarıyor. Bütün hayvandan-âdemden erkek-dişiyi yaratan Hâlık hakkı için yemin olsun ki... 4 "Ki gerçekten sizin ameliniz çeşit çeşittir." Gerçekten ey insanoğlu baştan dininiz çeşit çeşittir. Takva sahipleri cennete girmek için işledikleri sâlih amellerine mâsiyet (günah) karıştırmazlar. Kiminiz mâsiyet işler. İmanı ve taati terkeder. Günahlarla gönüllerini karartırlar. Böylece öte dünyaya-Allah korusun-îmansız gitmeye sebeb olabilirler. Bir de iyiliklerle kötülükleri birbirlerine karıştıranlar vardır. Terazi de sevapları ağır basan kimselerin yüce Allah günahlarını affeder, îmanla yapılan az amel bile kurtarır. Allahü teâlâ, îmanın hatırı için onun amellerini makbul sayar. Ama iyi işler küfür-şirk-nifakla yapılırsa makbul sayılmaz: 5 "Kim verir ve sakınırsa," 6 "o en güzeli de tasdik ederse," 7 "biz de onu en kolaya hazırlarız." O kimse ki küfürden ve şirkten sakınarak malından zekât ve sadaka vererek Allah'ın rızasını kazanır. Kelime-i Tevhidi tasdik ederek Allahü teâlâ'yı birledi. Mü’minlere vaadolunan cenneti ve nimetleri haketmiş oldu. Çünkü dünyada çalışmasını o yöne yönlendirmişti. Biz de ona başarı ihsan ettik. Cennete girmeye sebeb olan "güzel ahlâki'nı ona "en kolay" kıldık. Rızâmıza uygun diğer amelleri ona kolaylaştırdık. 8 "Amma kim cimrilik eder, kendisini müstağni görür," 9 "ve o en güzeli yalanlarsa," 10 "Biz de ona en güç olanı (ateşi) kolaylaştırırız." O kimse ki malından zekat ve sadaka vermedi. Cimrilik damarı kabardı. Kendinin bundan gelecek sevaba ihtiyacı olmadığını sandı. Tevhîd çizgisinden çıktı. Hakkı kabul etmedi. Cenneti ve ordaki nîmetleri inkâr etti. Biz Azîmüşşan onu rüsvay ederiz ve basan ihsan etmeyiz. Günah ve sapıklık yolunu ona böylece kolaylaştırmış oluruz. Bu sûre-i Celîle, müfessirlerin (radıyallahü aleyhim) ittifâkıyle Hazret-i Ebubekir (radıyallahü anh) hakkındadır. Umeyye ibn Halef ve Ubeyy ibn Halef kâfirleri Bilâli Habeşî (radıyallahü anh)'i köle etmişlerdi. İslama girdiği için de ona işkence ediyorlardı. Kendinin de müslümanlığa girmeyen bir kölesi vardı. Onu onlara verdi. Üstelik te "on rukiyye altın" verdi. Bilâl'i kölelikten kurtardı. Bunu, Allah rızasını kazanmak için yaptı. Böyle yapan herkese bu âyetlerin hükmü geçerlidir, bağlayıcıdır. Hazret-i Ebubekir-i Sıddîk zıddına cimrilik yapan ve âhirete dönük ameller işlemekten kendini vareste (muâf) gören Ebu Cehil ve Ümeyye bin Halef ve benzerleridir. Bu son âyet-i kerîmeler de bu vasıfları taşıyan herkesi kapsıyor. Bir yukardakiler (5.6.7. âyetler) ise Hazret-i Ebubekir ve onun yolundan yürüyen herkese şâmildir. 11 "O, helak olduğu zaman malı kendisine asla fayda vermez." Onlar ki mallarını cimrilik sebebiyle hayır yollarına vermezler... Bunlar yarın öldükleri zaman âhirette o bıraktıkları, hayra sarfedemedikleri mallarının faydasını bulamayacaklar. Çekecekleri azaptan asla kurtulamayacaklardır. 12 "Şüphesiz ki bize âit olan, herhalde doğru yol (u göstermektir)." 13 "Elbette âhiret de dünya da bizimdir." Dosdoğru yolu kullarımıza göstermek Bizim üzerimize düşer. Dilsiz kullarımızın gözünü-gönlünü açarız. Onları hidâyete erdiririz. Konuşamasalar bile... Sapıklık yoluna koyulana hidâyet yolunu gizlemek de Bizim işimizdir. Kimi dilersek onu gizli tutarız. Âhiret mülkü de Bizimdir. Onun ehlini de Biz yarattık. Onlar mü’minlerdi. Onlara âhirette sevâb, keramet vermekle onları azîz kıldık (şereflendirdik). Dünyada da mârifetullah ve îman vermekle şerefli kılmıştık. Kâfirlere de âhirette muhtelif azablar vermemiz adaletimiz gereğidir. Nitekim onlan dünyada da hor-hakîr kılmıştık. 14 "İşte ben size alevlendikçe alevlenen bir ateşi haber verdim." 15 "Ki ona en bedbaht olandan başkası girmez." 16 "O, hakkı yalanlamış ve yüz çevirmiştir." Yukarda vasfı belirtilen ateşe "en şakîden" öncelikle girecek. Onlar Allah'ı, peygamberlerini ve kıyameti hep yalanlamışlardı. İmandan yüzçevirdiler. Mü’minlerin asilleri tevbe etmeden dünyadan göçtülerse, orada da şefaate ermezlerse günahları kadar -kafir gibi şiddetli olrnayan- bir azap çekecekler. Zira cennete günah kiri olan giremez. 17 "Halbuki çok sakınan, ondan uzaklaştırılacaktır." 18 "malını temizlenmek için veren" Hazret-i Ebubekir (radıyallahü anh) gibi malını takva ruhuyle zekât-sadaka ve köle azat ederek, güçsüzleri güçlendirmek için sarfeden, kendini de günahlarından sakındırana ateş dokunmayacaktır. Bu vasıfta olanlar ateşten kesinkes kurtulacaklardır. 19 "Onun nezdinde bir kimsenin mükâfat edilecek hiçbir nîmeti yoktur," 20 "O, (bunu) sırf O çok yüce Rabbinin rızâsını aramak (için yapmıştır)." 21 "Her halde kendisi de ilerde hoşnut olacaktır." Hazret-i Ebubekir (radıyallahü anh) hep kimsesiz, yoksul, kimseleri kollar, onları kölelikten kurtarırdı. Çevresi başta babası olmak üzere, bunu hoş görmediler. Hatta babası: "— Oğlum, bari oymağımızdan, yerlilerden köle olanları azat et ki ilerde senin etrafında toplansınlar," dedi. Hazret-i Ebubekir (radıyallahü anh) ona: "Hayır. Babacığım ben böyle yapmakla Allah rızasını kazanmayı diliyorum," diye cevap verdi. Bunun üzerine âyet-i kerîme nazil olmuştur. Hükmü geneldir. Bu özellikleri taşıyan herkesedir. Rivayete göre Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştun "Kim Leyi Sûresini okursa (gereğini de yaparsa) ondan Allah razı olacağını ihsan eder. Onu zorluktan kurtarır. Kolay olanı (cenneti) ona ulaştıracak (amelleri) kolaylaştırır." (Beydâvî) |
﴾ 0 ﴿