İNŞİRAH SÛRESİ Keremli Mekke döneminde inmiştir. Sekiz âyettir. 1 "(Habîbim) göğsünü senin için genişletmedik mi?" Yüce Allah Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e olan nimetlerini birbir sayınca Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şu düşünceler aldı: "Rabbime bir şey sordum. Keşki sormasaydım. Yarabbi! İbrahim (aleyhisselâm)'i kendine dost tuttun. Musa (aleyhisselâm) ise seninle konuşan biri oldu. Bana neyi ihsan ettin? deyince Bu âyeti kerîmeler gönderilmiştir. Senin kalbini îmanla, hikmetle, ilimle doldurmadık mı? Resûlüllah "sütannesi Halîme"nin yanında iken kızkardeşi Şeymâ ile obanın dışında oynarlarken önceleri pek görülmemiş garip kılıklı biri gibi olan Cebrail (aleyhisselâm) onu alıp götürüyor. Kalbini bıçaksız, dikişsiz yarıyor. Ondaki "uyuşuk bir kaç kanı" temizliyor. Kalbi zenızem suyu ile yıkıyor. Yerine koyuyor. Böylece onun kalbi vahye, ilme, hikmete tam hazır hâle geliyor. Kimi rivayetlerde bu "sadrın yarılması" üç kez oluyor. Birincisi çocukken. İkincisi yirmi yaşlarında. Üçüncüsü Miraçta. Ama meşhur olan (Halime) nin himâyesindeyken olan vak'adır. Biz senin kalbini yumuşak kılmadık mı? İnsanları sevmen için onu temiz kılmadık mı? Şeytanların, cinlerin vesveselerinden senin kalbini arıtmadık mı? İstifham-ı inkârı"dir. Anlamı: Elbette yardık, temizledik, demek. 2 "Senin yükünü de attık." 3 "Senin sırtına ağır gelmişti." 4 "Senin nâmını da yükselttik." Yâ Muhammed! Biz seni günahtan korumadık mı? Biz senden küçük sürçmeleri bile savmadık mı? Kalbinden yaramaz huylan çıkardık, anttık. Yaramaz tabiatları da giderdik. Böyle yapmasaydık peygambedik yükü sana ağır gelirdi. Bu yoruma göre hakîkî mâna kasdolunmuştur. Mecazî değil. Çünkü bu sonuçlar "o kalbin yarılmasının" tamamlayıcısı durumundadır. Yâ Muhammed! Biz senin mertebeni ve şerefini yüceltip risâlet ve nübüvvet (Rasûlullah-Allah'ın peygamberi) vermedik mi. Senin adını ezanda, kamette ve hutbede vb.. benimle beraber zikrederek yüceltmedik mi? Namaz da tahiyyatta "Şehâdeteyn" okunması da bu cümledendir. Kâfirler "Kelîme-i Şehâdet" ile Müslümanlığa girseler sırf Benim adımı söylemekle İslama girmezler, senin adını da söylemeleri gerekir. Bu yolla da kadrini yücelttik. Kur'an'da Benim adımla senin adın beraber zikredilir. Bunları anmaz mısın ki senden ileri kim olabilir? Üzerinden "câhiliyye döneminin bütün ağırlıklarını" kaldırmadık mı? Kalbini îmaga, hikmete ve ilme açmadık mı? Hangi kalb -diğer peygamberler de dâhil- seninki kadar Hakka müheyyadır, hazırdır. Habîbim Biz Azîmüşşan seni kimseye bırakmayız. Müsterih ol. 5 "Demek, gerçekten güçlükle beraber kolaylık var." 6 "Muhakkak güçlükle beraber kolaylık var." Her (zahmet) in ardında (rahmet) vardır. Dünyâda da böyle âhirette de böyledir. Her kim dünyâda ibâdet zahmetine katlanırsa, nefse zor gelen bu kulluğu isteyerek seve seve yaparsa yarın âhirette "rahmet'e kavuşur. Âhirette cennete, cemâlullah'a ulaşır. Burada "el Usr-zorluk" atıfla olduğu için "bir zorluk" demek. "Elyüsr-kolaylık" ise nekre olduğu için "iki kolaylıktır. İbn Abbas'a göre: "Bir zorluk iki kolaylığı geçemez" İbn Mes'ud (radıyallahü anh) da şöyle diyor: "Zorluk bir deliğe girse, kolaylık ona yetişir ve o da oraya girer. Çünkü Allahü teâlâ "Muhakkak zorlukla beraber kolaylık vardır," buyurmaktadır," Bir anlamı da şöyledir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Mekke'den çıkarılması bir "zorluk"tur. Ama Mekke'nin fethi ile oraya şerefle girmesi, hem de onbinlerce insanla, bir"kolaylik"tır. Âhirette de ayrıca "kolaylık" vardır. 7 "O halde boş kaldın mı hemen yorul." 8 "Ve (her işinde) ancak Rabbine sarıl." Allah yolunda cihâdı tamamladığın zaman hemen nafile ibâdetlerle Rabbinin rızasını kazanmak için kendini yor. Namazı bitirince de dua ve niyazla meşgul ol. Nefsinin vesvesesinden kurtulursun. Çünkü Allah dualara cevap verendir. Davete icabet edendir. |
﴾ 0 ﴿