ZİLZÂL SÛRESİ

Keremli Mekkede inmiştir. Sekiz âyettir.

1

Bkz. Ayet 2.

2

"Yer, kendisine âit şiddetli bir sarsıntı ile zelzeleye uğratıldığı zaman, yer ağırlıklarını çıkardığı..."

Nüzul sebebi şöyledir: İslâmın ilk dönemlerinde Allahü teâlâ'nın küçük günahlardan dolayı kulları cezalandırmayacağı ve fakat büyük günahlardan dolayı cezaya çarptıracağı kanaati vardı. Yüce Allah bu Sûre-i Celîleyi gönderdi. Onda kıyametin bir kısım ahvâlini bahsetti. Yer sarsıntı ile sarsıldığı zaman içinde ne varsa onları dışarı atar, üzerindekiler de parça parça olur.

3

"İnsan 'buna ne oluyor?' dediği (zaman)."

Kâfirler onu görünce: "Bu yere n'oluyor ki içinde hazîne, ölü ne varsa dışarı atıyor?" Kıyametin koptuğunu hâlâ bilemezler.

4

Bkz. Ayet 5.

5

"O gün (yer) bütün haberlerini anlatacaktır. Çünkü Rabbi kendisine (o şekilde) vahyetmiştir."

Yer, üzerinde hayırdan-şerden ne işlenildiyse onların hepsini Allah'ın izniyle bildirecektir.

Mü’minler hakkında şöyle derler: "Onlar üzerimde namaz kıldılar. Oruç tuttular. Hacettiler. Umre yaptılar. Cihat ettiler." Mü’minler bunları işitince sevinecekler. Fâcirler için derler ki: "Bunlar benim üzerimde zina ettiler. Azgınlık yaptılar. İçki içtiler. Türlü fesatları işlediler. Fâcir kâfirler hakkında da buna benzer konuşur." Bunları işiten fâcir kâfirler ve tevbe etmeyen fâcir müslümanlar üzülecekler. Yert kasdederek: "N'oluyor buna?" derler. Yâ Muhammed! Senin Rabbin yere söyle diye vahyetti. Onun için o haber veriyor bütün olan bitenlerden...

6

"O gün insanlar, amelleri (nin karşılığı) kendilerine gösterilmek için, dağınık dönecek (ler) dir."

O kıyamet gününde bütün insanlar hesaptan sonra parça parça olacaklar. Yaptıkları mükafat ve ceza olarak kendilerine gösterilecek. Onlardan kâfirler cehenneme girecekler. Orada binbir türlü işkenceyle azap görecekler. Mü’minler bölüğü hurilerle içli-dışlı olacaklar... Fâcirler bölüğü şeytanlarla azap görecekler. Mü’minler her türlü sanatkârca işlenmiş, süslenmiş tahtlarda zevküsafa içinde yaşayacaklar. Fâcirler bölüğü yüzüstü cehenneme atılacaklar. Mü’minler, başlarında taçlar, nurdan köşkler üzerinde oturacaklar. Fâcirler ise ateşten dereler içinde muazzep olurlar.

Mü’minler bölüğü altın tabaklarda her türlü nîmetler, yemekler yerler. Fâcirler bölüğü "zakkûm-gislîn" yer-içerler. Zira bunlar dünyada da bu hal üzerinde idiler. Mü’minler bölüğü mescidlere ve camilere ve ilim meclislerine koşarlardı, Fâcirler bölüğü ise meyhanelere ve fesat ocaklarına koşarlardı. Mü’minler bölüğü zikir-tesbih ve hayırlarla meşgul olurlardı. Buna karşılık fâcirler bölüğü, her türlü çirkinliği, edebsizliği ve taşkınlığı işlerlerdi. Haramlara koşarcasına giderlerdi. Şüphesiz âhirette durumlarına uygun şekilde cezalandırılacaklar.

Rasûlü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem): "Kıyamet gününde herkes pişman olacak. İyiler ise "niçin daha çok iyi işler yapmadım" diye nedamet getirecek. Asiler ise "niçin yaptığım isyanlara tevbe etmedim?" diye pişman olacak." Tâ gözleriyle sevabı ve günahı görünce bu pişmanlık sürecek.

7

Bkz. Ayet 8.

8

"İşte kim zerre ağırlığınca bir hayır yapıyorsa onu (n sevabını) görecek. Kim de zerre kadar şer yapıyorsa onu (n cezasını) görecek."

Mü’min olsun-kâfîr olsun zerre kadar bile birşey yapsa o boşa gitmeyecek. Zerre: Güneş ışınlarında görülen tozcuklardır. Bu, moleküldür. Mü’minlerin hayırlarının cezası âhirete tehir edilmiştir. Orada yaptıklarının karşılığını görecekler. Ama şerlilerin cezası dünyâda acele verilecek. Ya kendilerin de veya çoluk çocuklarında hastalık vb.. görecekler.

Mallarında bîr takım ziyanlar yaşarlar. Tâ ki dünyada üzerinde hiç şer katmamış olur. Âhirete tertemiz gitmiş olur. Ama kâfirlerin serlerinin cezası âhirete tehir edilecektir. Böylece azaba müstehâk olmuş olurlar. Amma hayırlılar iyiliklerinin cezasını dünyâda görürler. Sıhhat ve afiyet içinde olurlar. Uzun ömürlerini güzel geçirirler. Evlâdü iyallerinde zerre kadar hayırları kalmaz ki onunla âhirete gitmiş olsunlar.

Ebu İshak bir kadının şöyle dediğini nakleder: "Bir gün Hazret-i Âişe'nin yanına uğradım. Ebû Süfyan'ın hanımı ile beraberdi. Kapıya bir dilenci geldi. Aişe"nin yanında bir sele üzüm vardı. Aişe bir tane aldı ve onu fakire verdi: Biz bunu azunsadık. Birbirimize hayretle bakıştık. Aişe bize dedi ki: (Takdir edin görün ki bu bir tane kaç zerredir? Hak teâlâ katında hiç zayi olmaz)"

Rivayete göre Ebu Hüreyre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)' in şöyle dediğini duymuştur:

"Kim herhangi bir gecede izâzülzile sûresini okursa, Kur'anın yarısına denk sevap kazanır."

0 ﴿