NÂS SÛRESİ

Nurlu Medînede inmiştir. Altı âyettir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

1

Bkz. Ayet 3.

2

Bkz. Ayet 3.

3

"De ki: Sığınırım insanların Rabbine, insanların melikine, İnsanların mabuduna."

İnsanların rızkını veren, terbiye eden Rabbine sığın. Ki O çeşit- türlü nimetlerle onları besler. Onların melikidir. Emri ve hükmü geçerlidir. Onların mabududur. Veren de O'dur, vermeyen de Allahü teâlâ herşeyin Rabbi, meliki, İlâhı olduğu halde kendine insana nisbet ederek "Rabbün nâs, mekikunnâs, ilahûnnas" diye zikretti. Çünkü "vesvese" insanın içine gelir. Diğer canlılarda olmaz. O bakımdan Allah'a sığınmak onlara düşer.

4

Bkz. Ayet 6.

5

Bkz. Ayet 6.

6

"O sinsi şeytanın şerrinden, ki o, insanların göğüslerine vesvese verendir. (O şeytan) gerek cinden, gerek insandan (olsun)"

Yâni, beni koruması için şeytanların şerrinden, tuzaklarından Allah'a sığınırım demek çünkü ben zayıfım gücüm ona karşı koymaya yetmez. Nefsimi ondan saklayamamam. Çünkü onun şerri damarda kanın yürüdüğü gibi dolaşır içimde. Ben onu göremem. O beni görür. Onun defedilmesi Allah'ın yüce Kudretiyle, ona sığınmakla mümkündür, O şeytanın ismi

"Hannâs" der yani, burnunu ağzını uzatıp insanoğluna vesvese verir. Tâki zikirden gâfıl olsun ister... Ama zikredince kirpi gibi durulur, kaçar... Zikri bırakınca tekrar zararını vermeye başlar. Hasan-ı Basrî (radıyallahü anh): "İnsanlardan da, cinlerden de şeytanlar vardır. Onların şerrinden de Allah'a sığınırız. Cinniin şeytanları gönülde vesvese verir.

İnsanların şeytanları da aşikâre zarar verir. "Nâss" denmesi, cinne de insana da elverişli olduğu içindir. Nâss'dan (cin) murad olursa o takdirde müminlerin gönüllerine vesvese verir o. İnsan olunca da o da açıktan Hak yoldan caydırmak için çeşitli hîle-dolap çevirir.

Ukbe ibn Âmir Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana şöyle dedi: "Ya Ukbe! Hiçbir sığınıcı, Allah'a, bu iki sûre ininceye kadar, tam olarak sığınmadı." Rivayete göre Cebrail geldi, dedi ki: "Ya Rasûlullah! Allah'a (kötülüklerden) sığınılacak şeylerin en görgülü, tesirlisinden haber vereyim mi?" Rasulu Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) de: "Haber ver. Onlar nedir?" deyince, o: "O, muâveteyn sûreleridir. O, "muhkem" (sağlam) kaledir. Ona giren türlü belâlardan, serlerden emîn olur. Tabiî Hak teâlâ'nın ihsaniyle." dedi. Ukbe ibn Âmir'in rivayetine göre: Efendimiz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu sûreleri sabah namazında okumuştur.

"Seferde Felak-Nâs ve İhlas-Kâfirûn ve Nasr sûrelerini okuyanın rızkının artacağı, hey'etinin düzeleceği" hususu da haber de (Metâlib: 3/398) geçmektedir.

Hafız Ahmet ibn Elhacc Mustafa'nın hattıyla yazmasıyle ve Allah'ın lutfu ihsaniyle bu mübarek şerefli, bereketli Tefsirin yazımı bitti. Hafız Mustafa, Hâfızul- Kur'an El-Uskudarî'nin talebelerindendir. Allah hepsinin -bu tercümeyi gerçekleştirenin de- günahlarını bağışlasın. Ayıplarını örtsün. Alemlere rahmet olarak gönderilen Rasulü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın hürmetine. (ÂMÎN).

0 ﴿