8

Bir kısım insanlar vardır ki: "Biz, Allah’a ve âhiret gününe iman ettik." derler. Halbuki onlar mü’min değillerdir.

Bazı insanlar vardır ki: "Allah’ı ve kıyamet gününde tekrar dirilmeyi tasdik ettik" derler. Halbuki onlar mü’min değillerdir. Çünkü onlar, kalblerinde olanın aksini açıklıyorlar.

Bu âyette zikredilen "insanlar"den maksat, müfessirlerin ittifakıyla belirttikleri görüşe göre "Münafıklardır. Nitekim, Abdullah b. Abbas, Katade, Mücahid, Abdullah b. Mes'ud, Rebi' b. Enes ve İbn-i Cüreyc bu insanlardan maksadın Medinede, Müslümanlardan korkarak mü’min olduklarını söyleyen münafıklar olduklarını söylemişlerdir.

Taberi diyor ki: "Aziz ve Celil olan Allah, hicret yurdu olan Medine-i münevverede, Resûlüllahı yerleştirip muzaffer kılınca ve onun davetini yayıp müslümanları çoğaltınca müslümanlar, putlara tapan müşrikleri ve ehl-i kitap olan kâfirleri mağlup edince Yahudi hahamları, sırf kıskançlıklarından ve azgınlıklarından dolayı Resûlüllah’a kin ve düşmanlık beslediler. Allah, bunlar hakkında başka bir âyet-i kerime’de şöyle buyurdu; "Kitap ehlinden bir çoğu, hak kendileri için apaçık belli olduktan sonra, içlerindeki çekememezlikten dolayı, iman etmenizden sonra sizi tekrar kâfirliğe çevirmek isterler Bakara sûresi, 2/109 Ehl-i kitap olan bu Yahudiler yanında Resûlüllahı yurtlarında barındıran, onu destekleyen ve yardımına koşan Ensar'in içinden bir kısım insanlar, şirklerinde ve cehaletlerinde devam ettiler. Açıkça kâfir olduklarını söylemeleri halinde müslümanlar tarafından öldürüleceklerinden veya esir edileceklerinden korktuktan için iman ettiklerini söyleyen fakat aslında iman etmeyen münafıklar ortaya çıkmışlardır. Bunlar da ehl-i kitabın kâfirleriyle işbirliği yaparak mü’minler aleyhine çeşitli tuzaklar kurmaya girişmişlerdir. Bunlar, Resûlüllahı ve sahabileri gördüklerinde "Biz, Allah’a, Peygamberine ve âhiret gününe iman edenleriz." demişler, Yahudilerle başbaşa kaldıklarında da "Biz, sizinle beraberiz. "Biz iman ettik" diyerek mü’minlerle alay ediyoruz." demişlerdir. İşte Allahü teâlâ bu âyet-i kerime’de bu tür insanları zikretmekte ve onların gerçekte iman etmediklerini açığa vurmakta ve "Halbuki onlar mü’min değillerdir." buyurmaktadır. Âyet-i kerime’nin bu son bölümü, imanı sadece "Dil ile ikrar" diye tanımlayan "Cehmiye" fırkasının görüşlerini çürütmektedir. Zira Allahü teâlâ, kalben iman etmeyip, dilleriyle iman ettiklerini söyleyenlerin mü’min olmadıklarını beyan etmiştir.

8 ﴿