16İşte onlar doğruluğa karşılık sapıklığı satın aldılar. Böylece ticaretleri kâr getirmedi. Doğru yolu da bulamadılar. İşte onlar, sapıklığı satın alıp hidâyeti bıraktılar. İman ile inkârı değiştirdiler. Böylece ticaretleri kâr etmedi, zarar ettiler. Bunlar, doğru yolu bulan kimseler değillerdir. Sapıklığı hidâyete tercihlerinde, imanla inkârı değiştirmelerinde akıllılık yapmadılar. Âyet-i kerime’de geçen ve "Doğruluğa karşı sapıklığı satın aldılar." diye tercüme edilen ifadsi müfessirler tarafından çeşitli şekillerde izah edilmiştir. Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Mes'ud ve diğer bir kısım sahabiler, bu ifadeyi "Sapıklığı alıp hidâyeti bıraktılar" şeklinde izah etmişlerdir. Katade ise "Sapıklığı hidâyete tercih ettiler" şeklinde izah etmiş Mücahid de; "Önce iman edip sonra kâfir oldular." diye izah etmiştir. Taberi diyor ki: "Âyet-i kerime’yi: "Sapıklığı hidâyete tercih ettiler? şeklinde izah edenler, Arapların, "Satın alma" kelimesini "Tercih etme" mânâsına kullandıklarını dikkate alarak ve şu âyet-i kerime’yi de gözönünde bulundurarak âyeti bu şekilde izah etmişlerdir. Âyette buyuruluyor ki: "Semud'a gelince, biz onlara doğru yolu gösterdik. Fakat onlar, körlüğü hidâyete tercih ettiler. Bunun üzerine onları, kazandıkları günahlar yüzünden o zelil edici azabın yıldırımı Fussilet sûresi, 41/17 Taberi diyor ki: "Her ne kadar bu izah tarzı yorumlardan biri ise de ben bu izah tarzını tercih etmiyorum. Zira Allahü teâlâ, âyetin devamında "Ticaretleri kâr getirmedi" buyurmaktadır. Bu da âyette zikredilen "Satın alma" kelimesinin, "Bir şeyi verip karşılığında bir şeyi alma "mânâsında kullanıldığını gösterir ki, "Bir şeyi diğerine tercih etme" şeklinde yorumlanmasına müsait değildir. ... Âyet-i kerime’yi, "Önce iman edip sonra inkâra düştüler" şeklinde yorumlamak ise kabule şayan bir yorum şekli değildir. Zira bu âyetten önce ve sonra zikredilen âyetlerden herhangi birinde, münafıkların, gerçekten iman ettiklerini gösteren hiçbir işaret yoktur. İşte bütün bu sebeplerdir ki, Abdullah b. Abbas ve Abdullah b. Mes'uddan rivâyet edilen "Sapıklığı alıp hidâyeti bıraktılar" şeklindeki izah, tercihe şayandır. Zira her kâfir, imam verip yerine inkârı almış olur. Böylece sanki bir eşyayı verip diğer eşyayı satın almış gibi bir davranışta bulunur. Nitekim buna benzer bir ifade de şu âyet-i kerime’de zikredilmiştir. "Yoksa siz de peygamberinize daha önce Mûsaya sorulduğu gibi sormak mı istiyorsunuz? Kim, îmanı inkâra değişirse şüphesiz doğru yoldan sapmıştır, Bakara sûresi, 2/108 Evet, münafıklar ve kâfirler, hidâyetle sapıklığı değiştirmişlerdir. Böylece Allah onları saptırmış, hidâyet nurunu onlardan çekip almış ve onların hepsini küfrün karanlıkları içerisinde bırakmıştır. Âyet-i kerime’de, "Böylece ticaretleri kâr getirmedi" buyurulmaktadır. Çünkü kâfir ve münafıklar, körlüğü, şaşkınlığı, korkuyu ve ürkekliği basirete, istikamete ve güven içinde olmaya tercih ederek ,bu tür alış verişlerinde kâr etmeyip zarar etmişlerdir. Kendilerini âhirette şiddetli bir azaba sürüklemişlerdir. Âyet-i kerime’de, "Doğru yolu da bulamadılar" buyurulmaktadır. Yani, kâfirler, sapıklığı hidâyete tercih ederek, imanı bırakıp inkârı alarak, mü’minliği reddedip münafık olarak akıllıca bir iş yapmamışlardır. |
﴾ 16 ﴿