25Ey Rasûlüm, iman edip iyi ameller işleyenleri, altlarından ırmaklar akan cennetlerle müjdele. Cennetlerden kendilerine rızık olarak her meyve verildiğinde "Bu, daha önce rızıklandığımız şeydir." derler. Onlara, birbirine benzeyen rızıklar verilmiştir. Onlara cennette tertemiz eşler vardır. Ve orada ebedi olarak kalacaklardır. Ey Rasûlüm, senin Peygamberliğini tasdik eden ve tasdik ettiğini salih ameller işleyerek ispat edenleri, ağaçlarının altından ırmaklar akan cennetlerle müjdele. Onlara cennette, cennet meyvelerinden verildiğinde "Bunlar daha önce, dünyada bize verilen meyve rızıklardandır." derler. Onlara orada renk ve şekilleri birbirine benzeyen fakat tat ve zevkleri farklı olan rızıklar verilecektir. Ayrıca onlara cennette, maddi ve manevi her türlü tiksindirici şeylerden arındırılmış olan tertemiz eşler vardır. Bunlar, hayız, nifas gibi tiksindirici ve eziyet verici halleri bulunan dünyadaki kadınlara benzememektedirler. Bu mü’minler cennette, devamlı nimetler içinde, sevinçli olarak, ebediyyen kalacaklardır. Âyette zikredilen "cennet"ten maksat, orada bulunan ağaçlar, meyveler ve diğer nimetlerdir. Yoksa Cennetin toprağı değildir. Zira, nehirlerin cennetin altından aktığı zikredilmektedir. Nehirler cennetin toprağının altından değil, herhangi bir su arkı olmaksızın, cennetin ağaçlarının altından akacaktır. Zira toprağın altından akacak suların, göz için bir zevk meydana getirdiği söylenemez. Bu hususta Mesruk'un şöyle dediği rivâyet edilmektedir: "Cennetin hurma ağaçları, kökünden başına kadar üst üste yığılmış hurma salkımlanyla doludur. Meyveleri, testiler gibidir. Her bir meyve, yerinden koparıldığında aynen bir benzeri onun yerine gelir. Cennetin suyu ise, arkları olmaksızın akar. Allahü teâlâ, bundan önceki âyette, kendisine ortak koşanlara ve isyan edenlere cehennem azabını hazırladığını bildirerek onları inkârianndan vazgeçmeye teşvik ettiği gibi bu âyet-i kerimesinde de mü’min ve itaatkâr kullarına cenneti ve içindeki nimetlerini hazırladığını bildirerek onları ibadet ve itaata teşvik etmiştir. Âyet-i kerime’de "Bu, daha önce rızıklandırıldığımız şeydir." ifadesi zikredilmektedir. Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Mes'ud, Katade, Mücahid ve İbn-i Zeyd'e göre "Daha önce" ifadesinden maksat, dünyada iken rızıklandınldıklan nimetlerdir. Cennetliklere, cennette meyveler getirildiğinde o meyvelere bakarlar ve "Bu, daha önce dünyada rızıklandırıldığımız şeylerdir." derler. Ebû Ubeyde ve Yahya b. Ebi Kesir gibi diğer bir kısım âlimler ise "daha önce rızıklandınldiğımiz" ifadesinden maksadın, cennette daha önce rızıklandinimalan olduğunu söylemişlerdir. Yani, cennetliklere cennet meyveleri getirildiğinde o meyveler daha önce cennette kendilerine getirilen meyvelere, renk ve tat bakımından benzediği için "Bu, daha önce nzikîandınldığımiz şeydir." derler. Taberi birinci izah tarzını tercih etmekte ve cennetliklere ilk rızık verildiğinde bunu söyleyeceklerine göre, "Daha önce ki rıziklandırılma"dan maksatlın, dünyada iken kendilerine verilen rızıklar olduğunu söylemek daha isabetli olur." demektedir. Âyet-i kerime’de: "Onlara, birbirine benzeyen rızıklar verilmiştir." ifadesi zikredilmektedir. Müfessirler, rızıkların hangi yönlerden birbirlerine benzedikleri hususunda farklı görüşler zikretmişlerdir. Hasan-ı Basri, Katade ve İbn-i Güreye, cennet meyvelerinin, üstünlükleri bakımından birbirlerine benzediklerini, dünya meyveleri gibi onların da aralarında kötüleri bulunmadığını söylemişlerdir. Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Mes'ud, Mücahid ve Rebi' b. Enes ise, cennette rızık olarak verilen meyvelerin, renk yönünden birbirlerine benzediklerini, tatlarının ise farklı olduğunu söylemişlerdir. Mesela dünyadaki salatalık ile acurun birbirlerine benzemeleri gibi. Diğer bir kısım âlimler, bu meyvelerin hem renk hem de tat bakımından birbirlerine benzediklerini söylemişlerdir. Katade, İkrime, İbn-i Zeyd ve diğer bir kısım âlimler ise cennette rızık olarak verilecek olan meyvelerin, dünyadaki meyvelere renk yönünden benzeyeceklerini fakat tatlarının farklı olacağını söylemişlerdir. Bazı âlimler ise cennetteki meyvelerin, sadece isimleri bakımından dünyadaki meyvelere benzeyeceklerini, diğer bakımlardan benzemeyeceklerini söylemişlerdir. Taberi buradaki, birbirine benzeyen meyvelerin, dünya meyveleri ile cennet meyveleri olduğunu ve bunların renklerinin ve görünümlerinin birbirlerine benzemelerine rağmen tatlarının farklı olduklarını söyleyen görüşün ilaha tercihe şayan olduğunu söylemiştir. Âyet-i kerime’de: "Onlara cennette tertemiz eşler vardır." buyurulmaktadır. Burada ifade edilen "Eşler"den maksat, hanımlardır. Eşlerin "Tertemiz olmaları"ndan maksat ise dünyadaki hanımlarda görülen hayız, nifas, dışkı, idrar, sümük, balgam, meni vb. şeylerden temiz olmaları, tiksindirici, eziyet verici ve kuşkuya düşürücü her türlü şeyden uzak olmalarıdır. Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Mes'ud ve diğer sahabiler, cennetteki eşlerin tertemiz olmalarını şöyle izah etmişlerdir: "Onlar âdet gönnezler, abdestsizlik haline düşmezler ve sümkünnezler." Mücahid ise: "Onlar, hayızdan, dışkıdan, idrardan, sümükten, balgamdan, meniden ve çocuk yapmaktan uzaktırlar." şeklinde izah etmiş. Katade ise: "Günahlardan ve maddi pisliklerden uzaktırlar." şeklinde açıklamıştır. Ata da Mücahide yakın izahlarda bulunmuş, Hasan-ı Basri ve İbn-i Zeyd ise "Onlar âdet görinekten arınmış olacaklardır." demişlerdir. |
﴾ 25 ﴿