28Allah'ı nasıl inkâr edersiniz? Halbuki siz ölüler idiniz sizi o diriltti. Sonra öldürecek sonra tekrar diriltecektir. Nihâyet ona döndürüleceksiniz. Allah'ın, sizi öldürdükten sonra tekrar diriltme gücünde olduğunu nasıl inkâr ederseniz? Halbuki sizler, atalarınızın sulbünde cansız bir damlacık su idiniz. Sizleri, bütün organları yerli yerinde ve güzel bir varlık olarak o yarattı. Sizleri, en güzel bir vücuda sahip olan canlılar yaptı. O sizi yoktan var ettikten sonra öldürecek ve yok ettikten sonra da aynen diriltecektir. Kudretiyle bunu yapan Allah, amellerinizin karşılığını vermek için, sizleri huzurunda toplamaktan elbette ki âciz değildir. Nihâyet ona döndürüleceksiniz. Âhirette sizi mükâfaatlandırmak ve cezalandırmak için hesap verme alanında toplayacaktır. Bu âyet-i kerime’de zikredilen "iki defa öldürülme" ve "iki defa diriltme"den neyin kastedildiği hakkında çeşitli izahlar yapılmıştır. Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Mes'ud, Ebul Âliye ve diğer bir kısım şarabilere göre bu âyetin izahı şöyledir: "Sizler, dünyaya gelmeden önce adı sanı ulmayan bir şey idiniz. Ölü gibi idiniz. Sonra Allah size hayat verip dünyaya getirdi. Eceliniz gelince sizi öldürecek, kabir âlemine gönderecek sonra kıyamet kopunca sizleri lekrar diriltecek ve huzurunda toplayarak hesap soracaktır. Abdulah b. Mes'ud, Ebû Mâlik ve Mücahid Bakara süresindeki bu âyetle mü’min süresindeki şu âyetin birbirlerini izah ettiklerini söylemişlerdir. Mü’min suresinde şöyle buyuruluyor: "Kıyamet günü kâfirler şöyle derler: "Ey rabbimiz, bizi iki defa öldürdün, iki defa da dirilttin. Biz de günahlarınım itiraf ettik. Şimdi bir kurtuluş yolu var mıdır? Mü’min sûresi, 40/11 Yani: Biz, yaratılmadan önce herhangi bir şey değilken sen bizi, ölüler gibi kılmıştın. Birinci öldürmen bu idi. Bizi yarattıktan sonra hayatımıza son verip öldürdün. Böylece bizi iki kere öldürmüş oldun. Bizi, ilk dünyaya geldiğimizde hayat vererek dirilttin. Öldürüp kabre göndermenden sonra kıyamet gününde tekrar dirilteceksin. Böylece bizi, iki defa da diriltmiş olacakasın." demektir. Ebû Salih ise bu âyeti şöyle izah etmiştir: "Sizler ölüp kabre girdikten sonra Allah orada, sorguya çekilmeniz için sizi diriltti. Kabirde iken tekrar öldürdü. Kıyamet gününde de tekrar diriltecektir." Katade ise bu âyeti şöyle izah etmiştir: Siz, babalarınızın sulbünde iken ölüler idiniz Allah sizi dünyaya getirip diriltti. Sonra sizi öldürüp kabre gönderdi. Daha sonra da kıyamet gününde sizi diriltip huzurunda toplayacaktır. Böylece iki ölüm iki de hayat gerçekleşmiş olacaktır. İbn-i Zeyd ise bu âyeti şöyle izah etmiştir: "Siz, atanız Âdemin sulbünde iken Allah sizi diriltip, sizin rabbiniz olduğuna dair sizden söz aldı. Söz aldıktan sonra sizleri öldürdü. Sizleri tekrar annenizin rahminde diriltti. Eceliniz gelince de öldürdü. Kıyamet günü gelince de tekrar çürütecektir." İbn-i Zeyd bu görüşlerini anlatırken şu âyetleri okumuştur: "Rabbin, Âdemoğullarının sulblerinden zürriyetlerini çıkarmış, onları kendi nefislerine şahit tutarak "Ben sizin rabbiniz değil miyim?" demiş onlar da "Evet şahidiz sen bizim rabbimizsin" diye cevap vermişlerdi. Bu, kıyamet gününde "Bizim bundan haberimiz yoktu." dememeniz içindir." "Yahut da daha önce babalarımız Allah'a ortak koşmuşlardı. Biz de onların arkalarından gelen zürriyetleriyiz. Şimdi o, hakkı batıl gösterenlerin yaptıkları yüzünden bizi helak mi edeceksin?" dememeniz içindir" A'raf sûresi,7/172, 173 Diğer bir kısım âlimer ise bu âyette zikredilen birinci ölümden maksadın, erkeğin nutfesinin. vücudundan ayrılarak kadının rahmine dökülme anı olduğu söylenmiştir. Zira bu anda nutfe, kendisine ruh üfleninceye kadar ölüdür.' Sonra Allah ona ruh'u üfleyerek sapa sğlam bir insan meydana getirir. Vadesi yettiğinde onun ruhunu alarak tekrar öldürür. Kul, kabirde kıyamet kopııncaya kadar ölü olarak devam eder. Nihâyet İsrâfîl sur'a üfürünce kıyamet kopar. Böylece insanlar bir daha diriltilmiş olur. İşte iki kere ölümden ve iki kere dirilmeden maksat budur. Taberi, bu görüşlerden birincisinin tercihe şayan olduğunu, diğerlerinin ise tenkid edilebilir olduklarını beyan etmiş ve özetle şunları söylemiştir: Bu görüşlerden tercihe şayan olanı, Abdullah b. Mes'ud ve Abdullah b. Abbastan nakledilen şu görüştür: "Sizler, atalarınızın sulbünde nutfe halindeyken, tanınmayan ve adı anılmayan şeylerdiniz. Bu bakımdan adı sanı olmayan ölüler gibiydiniz. Sonra Allah sizi tam bir insan olarak yarattı. Tanındınız ve adınız anılır oldu. Sonra sizin ruhunuzu alarak sizi öldürdü. Dirilinceye kadar berzah âleminde yani kabirde bekletti. Adınız sanınız anılmaz oldu. Sonra Allah'ın huzuruna varıp hesap veresiniz diye ruhlarınızı tekrar cesetlerinize iade edip sizleri diriltecektir. Bu hususta diğer âyetlerde de şöyle buyurulmaktadır: "O gün insanlar, gözleri baygın bir halde kabirlerinden çıkarlar. Tıpkı etrafa yayılmış çekirgeler Kamer sûresi, 54/7 "Sura üfürülünce bir de bakarsın ki, onlar kabirlerinden kalkmışlar rablerine koşuyorlar Yasin sûresi, 36/51 "Sizler ölüler idiniz o sizi dirilti." âyeti kerimesi, dilleriyle "Allah'a ve âhiret gününe iman ettik." deyip te kalbleriyle iman etmeyen münafıkları kınamakta ve ayıplamaktadır. Âyet-i kerime onlara: "Siz, Allah'ı ve ölümünüzden sonra sizi diriltme ve hesaba çekme kurderitini nasıl inkâra kalkışırsınız? Halbuki o sizi yoktan var etti, sonra öldürecek daha sonra da tekrar diriltip hesaba çekecektir." buyurmaktadır. |
﴾ 28 ﴿