70Onlar: "bizim için rabbine dua et de onun mahiyetini bize açıklasın, çünkü onu karıştırdık, seçemez olduk. Fakat Allah dilerse şüphesiz doğruyu buluruz." dediler. Onlar: "Rabbinden iste de onun mahiyetini bize iyice açıklasın. Çünkü biz onu karıştırdık. Onu, benzeri sığırlardan ayıramıyoruz. Seçemediğimiz bu sığırın ne olduğunu, Allah'ın dilemesi ve emriyle bileceğiz dediler. Taberi diyor ki: "İsrailoğulları, peygamberlerine eziyetlerini artırıp inatçı davranışlarını sürdürünce Allah da onların cezalarını şiddetlendirdi. İbn-i Abbas'ın da dediği gibi İsrailoğulları alelade bir sığırı alıp ta kesseydiler onlara yetecekti. Fakat onlar işi zorlaştırınca Allah da onları iyice zora soktu. Atâ diyor ki: "Eğer onlar." Allah dilerse şüphesiz doğruyu buluruz." demeseydiler ve işi böylece Allah'ın dilemesine bırakmasaydılar bu işin sonu gelmeyecekti. Demek ki emredileni yapmak, hem Allah'ın emrine uymak hem de kolay olanı yapmak demektir. İlahi emirlere kayıtsız şartsız teslim olmak, kulun yapacağı en güzel iştir. Aksi takdirde kendisini zora sokanı Allah o zorlukla başbaşa bırakır. Peygamber efendimiz bu hususa işaretle şöyle buyurmuştur: "Ben sizi bıraktığım sürece siz de beni bırakın. /İra sizden öncekiler (çokça) soru sormaktan ve Peygamberleriyle ihtilaf etmekten helak olmuşlardır. Ben size birşeyi yasakladığımda ondan kaçının. Bir şeyi emrettiğimde de gücünüzün yettiği ölçüde onu yapın. Buhari.K. el-nisam bab: 2/Miislim, K. el-Hacc, b;ıh: 412, Hadis No: 1337/Tirmizi, K. ellim, huh: İT; Hadis Nn: 276(Nusni, K. ol-Menasik bab: 1 Taberi, Abdullah b. Abbas, Ubeyde es-Selmani, İkrinıe, Mücahiü, İbn-i Cüreyc, Katade ve İbn-i Zeyd'in "Şâyet İsrailoğulları en basit bir sığın alıp ta kesmiş olsalardı elbetteki onlar için yeterli olacaktı. Fakat onlar işi zora soktular. Allah da onların işini zorlaştırdı. " şeklindeki ifadelerini naklettikten sonra bir usul-i Tefsir kaidesi olarak şunu zikretmiştir. "Allahü teâlânın kitapta zikrettiği ve Peygamberinin diliyle bildirdiği emir ve yasaklarının umumuna ve zahirine bakılır. Bunların hususiliğine ve bâtınına bakılmaz. Ancak Allah'ın kitabında ve Resûlüllah'ın sünnetinde, onların umumi olan zahiri hükümlerini hususileştirecek olan bir nass bulunacak olursa o zaman umumi olan hüküm bırakılarak hususi olan hüküm alınır. Hususi durumlarda âyetin hususi hükmü geçerlidir? Onun dışındaki durumlarda ise âyetlerin genel hükümleri geçerlidir. Taberi sözlerine devamla diyor ki: "Yukarıda isimleri zikredilen sahabi ve tabiîler, İsrailoğullarını, kendilerine gelen emri genel mânâda almayıp özelleştirmek istemelerinden dolayı onları kınamışlardır. Böylece bizim "Nassların zahirine itibar edilir ve onların genel hükümleri geçerlidir. Yeter ki onları hususileştiren bir nass bulunmasın." şeklindeki görüşümüzün, onların görüşlerine uygun düştüğü, hükümlerin husisiliğini iddia edenlerin ise yanlışlığı ortaya çıkmaktadır. |
﴾ 70 ﴿