85Sonra siz o kimselersiniz ki, birbirinizi öldürüyorsunuz. İçinizden bir kısım insanları yurtlarından çıkarıyorsunuz. Onların aleyhine günah işlemek ve düşmanlık yapmakta yardımlaşıyorsunuz. Bununla beraber size esir olarak başvurduklarında fidye verip kurtarıyorsunuz. Halbuki onları yurtlarından çıkarmak size haramdı. Siz, kitabın bir kısmına iman ediyor bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? İçinizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezil olmaktır. Kıyamet gününde de böyleleri en şiddetli azaba uğratılırlar. Allah, yaptıklarından habersiz değildir. Ey Yahudi topluluğu, ahdi kabul ettikten sonra da din kardeşlerinizi öldürüyorsunuz. Müşriklere, zulüm ve düşmanlıklarında yardımcı olarak, kendi dininize mensup bazı gurupları yurtlarından çıkarıyorsunuz. Onların aleyhine, günah işlemek ve düşmanlık yapmakta yartiımlaşıyorsunuz. Sizden olanları. düşmanlarınızın elinde esir olarak gördüğünüzde de fidyesini verip kurtarıyorsunuz. Halbuki onları yurtlarından çıkarmak size haram kılınmıştı. O halde nasd oluyor da onların, düşmanlarının elinde esir kalmalarını caiz görmüyorsunuz da öldürülmelerini caiz görüyorsunuz? Tevratın bir kısmını tasdik ediyor da bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? İçinizden, Allah'a verilen ahdi bozanların cezası, âhiret hayatından evvel daha bu dünyadayken zillet ve alçaklığa düşmektir. Böyleleri âhirette de, bu dünyadayken zillet ve alçaklığa düşmektir. Böyîeleri âhirette de, bu dünyadayken kendi düşmanları için hazırlamış oldukları azaptan daha şiddetlisine çarptırılırlar, Allah, sizin bu çirkin işlerinizden habersiz değildir. Bilakis onları zaptedip muhafaza etmektedir. Onları yapanları âhirette rezil ve rüsvay edecektir. Yahudilerin birbirlerini öldürmeleri ve esirlerini de fidye vererek kurtarmaları hususunda özetle şunlar zikredilmiştir: Abdullah b. Abbas diyor ki "Allahü teâlâ, Yahudilere Tevratta birbirlerinin kanlarını dökmelerini haram kılmış ve esirlerini fidye vererek kurtarmalarını da farz kılmıştı. Yahudiler iki fırkaya ayrılmaktaydılar. Bunlardan Kaynuka oğulları, Araplardan , müşrik olan Hazreç kabilesiyle muahabe yapmışlardı. Bu müşrik Arap kabileleri birbirleriyle savaşırken, herbiriyle sözleşme yapan Yahudi kabileleri de onlara, düşmanlarına karşı yardım ediyorlardı. Böylece Yahudiler, ellerindeki tevratta bulunan, Allah'ın kan dökme yasağını bilmelerine rağmen, dolaylı yollardan birbirlerinin kanlarını döküyorlardı. Evs ve Hazreç kabileleri müşrik olduklarından putlara tapıyorlardı. Cennet ve cehenneme inanmıyorlardı. Öldükten sonra dirilip hesap vermeye de inanmıyor, haram helal bilmiyorlardı. Buna rağmen, ehl-i kitap olan Yahudiler onlara destek oluyorlardı. Fakat Yahudiler, savaş bittikten sonra, kendi dindaşlarından esir düşenleri fidye vererek kurtarıyorlardı. Bu davranışlarıyla da Tevratın hükümlerine uyduklarına inanıyorlardı. İşte bu sebeple Allahü teâlâ onları bu âyette "Siz kitabın bir kısmına iman ediyor, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz?" buyurarak kınadığını beyan etmektedir. Süddi ise Kureyza oğullarından olan Yahudilerin, Arapların müşrik olan Evs kabilesiyle muahade yaptıklarını Nadr oğulları Yahudilerinin de Hazreç kabilesiyle Mahade yaptıklarını böylece onların savaşlarına katılarak kendi dinlerinden olan Yahudileri öldürdüklerini, esir düşenlerini ise, kabile farkı gözetmeden fidye vererek kurtardıklarıni bu sebeple de âyette kınandıklarını söylemiştir. Süddi sözlerine devamla diyor ki: "Arpalar Yahudilerin bu şekildeki davranışlarından dolayı onları ayıplıyor ve onlara "Hem kendi dindaşlarını öldürüyor hem de esir düşenlerinizi, iki Yahudi kabilesi birleşerek kurtarıyorsunuz, bu nasıl oluyor?" diyorlardı. Yahudiler ise "Bize, onları esaretten kurtarmak emredilmiş ve birbirimizi öldürmemiz yasaklanmıştır" diyorlardı. Araplar da "O halde niçin onları öldürüyorsunuz?" diye sorduklarında onlar "Biz, kendileriyle antlaşma yaptığımız dostlarımızın zelil düşmelerinden utanıyoruz ve bu sebeple savaşıyoruz." diyorlardı. Ebul Âliye ise bu âyeti şöyle izah ediyor "İsrailoğulları, içlerinden bir kavmi zayıf gördükleri zaman onları yurtlarından çıkarıp sürgün ediyorladı. Halbuki onlardan Tevratta, birbirlerinin kanlarını akıtmayacaklarına ve birbirlerini yurtlarından çıkarmayacaklarına dair söz alınmıştı. İşte âyet-i kerime, Yahudilerin bu hallerini beyan etmektedir. Allahü teâlâ, Yahudilerin birbirlerini öldürmelerini Tevratın bir bölümünü inkâr etmek saymış ve fidye vererek esirlerini kurtarmalarını da Tevrattn bir bölümüne iman etme kabul etmiştir. Ve Yahudilerin, kendilerine gönderilen kitaba, heva ve heveslerine göre uyduklarım beyan etmiştir. Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) bu âyeti izah ederken "Şüphesiz ki, artık İsrailoğulları gitmiştir. Bu âyet şimdi sizleri kastetmektedir." demiştir. Âyet-i kerime’de "İçinizden, bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezil olmaktır." buyurulmaktadır. Yani siz Yahudilerden, birbirlerini öldürenlerin ve birbirlerini yurtlarından çıkaranların cezası, dünya hayatında rezil ve zelil olmaktır." demektir. Yahudilerin dünya hayatında, nasıl rezil oldukları ise farklı şekillerde izah edilmiştir. Bazı müfessirlere göre, onların dünya hayatlarında rezil edilmelerinden maksat, Allahü teâlânın. Hazret-i Muhammed'e gönderdiği şeriatta katillere karşı kısas yapılması ve zalimlerden, mazlumun hakkının alınması hükmüdür. Bu hükümlerle, Yahudilerin katilleri ve zalimleri zelil kılınmıştır. Diğer bir kısım müfessirlere göre ise, Yahudilerin, dünyada zelil kılınmalarından maksat, dinlerinde kaldıkları müddetçe boyun eğerek bizzat kendi elleriyle cizye vermeleridir. Diğer bir kısım müfessirlere göre ise Yahudilerin dünyada uğratıldıktan zilletten maksat, Resûlüllah'ın Nadr oğullarından olan yahudileri kovması Kureyzaoğlu Yahudilerinin ihanet eden savaşçılarını öldürmesi ve soylarını esir almasıdır. |
﴾ 85 ﴿