186

Ey Rasûlüm, eğer beni senden sorarlarsa, şüphesiz ki. ben çok yakınım. Bana dua edenin duasını, dua etliğinde kabul ederim. O halde benim davetimi kabul etsinler ki doğru yolu bulalar.

Ey Rasûlüm, kullarım, benim nerede olduğumu sorarlarsa, bilsinler ki ben onlara çok yakınım. Onların dualarını işitir ve onlardan, dua edenin duasına dua ettiği anda cevap veririm. Öyleyse bana iman etsinler ve bana itaat etsinler ki onlara sevap ve ikramlarımı bol bol vereyim. Böylece doğru yolu bulmuş olsunlar.

Müfessirler bu âyet-i kerime’nin nüzul sebebinde farklı görüşler zikretmişlerdir:

Hasan-ı Basriye göre bu âyetin nüzul sebebi, Resûlüllah’ın sahabilerinin bazılarının "Rabbimiz nerededir?" şeklinde soru soranlarıdır.

Diğer

bazılarına göre ise, bir kişinin, "Ey Rasûlüm, rabbimiz bize yakın mıdır? Ona gizlice yalvaralım. Yoksa uzak mıdır ona yüksek sesle dua edelim?" diye sorması üzerine nazil olmuştur. Ataya göre ise: "Rabbiniz dedi ki: "Bana dua edin duanızı kabul edeyim. Gâfir sûresi, 40/60 âyeti inince bir kısım insanlar: "Rabbimize ne zaman dua edelim?" demişler ve âyet-i kerime bunun üzerine nazil olmuştur. Yani "Kulum bana ne zaman dua ederse ben ona yakınımdır, duasını kabul ederim, her zaman davetine icabet ederim." demektir.

Mücahide göre ise bu âyetin nüzul sebebi: "Bana dua edin duanızı kabul edeyim." âyeti inince bir kısım insanlar "nerede dua edelim?" demişler bunun üzerine: "Nereye yönelirseniz rabbinizin yüzü (rızası) oradadır. Bakara sûresi, 2/115 âyet-i kerimesi nazil olmuş ve bu âyetin nüzul sebebi de insanların bu sorulan olmuştur.

Katadeye göre ise bu âyet-i kerime’nin nüzul sebebi, bir kısım insanların "Bana dua edin duanızı kabul edeyim." âyetinin inmesi üzerine: "Ey Allah'ın Peygamberi, biz, rabbimize ne şekilde dua edelim?" diye sormaları üzerine bu âyet-i kerime nazil olmuştur.

Allahü teâlâ, kullarına şah damarından daha yakındır. Yalvarmalarım ve dualarını işetmektedir. Kullar ona ihlasla dua ettikleri surete Allah'ın o duaları , kabul edeceği ümidi kuvvetlidir. Dua ederken bağırıp çağırmak şart değildir. Zira o, duaların gizlisini de işitendir.

Ebû Mûsa el-Eş'ari diyor ki:

"Bir sefer sırasında Resûlüllah ile beraber bulunuyorduk. Her bir vadiye geldiğimizde bağırarak tehlil ve tekbir getiriyorduk. Bu durumumuzu gören Resûlüllah şöyle buyurdu: "Ey insanlar kendinize acıyın. Çünkü sizler, sağırı ve gaip olanı çağırmıyorsunuz. Şüphesiz ki o sizinle beraberdir. O, çok iyi işiten ve çok yakın olandır. Buhari, K. el-Cihad, bab: 131, K. ed-Da'vâl, bab: 51/Iîhu Davud, K. el-Vilr, bab: 26 Hadis No: 1526 Bu hususta Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) diğer bir hadis-i şerifinde de şöyle buyurmaktadır:

"Bir müslüman, Allah’a karşı içinde günah bulunmayan ve akrabalık bağını kesmeyen bir duada bulunursa, Allah o müslümana bu duasının karşılığında üç mükâfattan birisini mutlaka verecektir. Ya istediğini derhal verir veya onu âhirete bırakır yahut ta bu duası karşılığında ondan bir kötülüğü uzaklaştırır. Ahmed b. Hanhol, c. 3, s. 18

Taberi diyor ki: "Eğer denilecek olursa ki: "Allahü teâlâ bu âyet-i kerime’de: "Bana dua edenin duasını dua ettiğinde kabul ederim." buyurmaktadır. Halbuki dua eden bir çok insanın duasının kabul edilmediği görülmektedir." Buna cevaben denilir ki: "Bunun iki izah şekli vardır:

a- Bu âyette zikredilen "Kulun duası"'ndan maksat, onun, Allah'ın emirleri doğrultusunda amel işlemesidir. Böylece kulun, rabbinin rızası doğrultusunda amel işlemesi halinde rabbi onun amellerini kabul eder ve vaadettiği karşılıklarını verir. Nitekim Resûlüllah’ın, bu âyet-i kerime hakkında bir hadis-i şerifte:

"Dua ibadettir" buyurduğu, bundan sonra da "Rabbiniz şöyle dedi: "Bana dua edin ki duanızı kabul edeyim. Şüphesiz ki bana ibadet etmeyi kibirlerine yediremeyenler rezil ve perişan olarak cehenneme gireceklerdir. Ğâfir sûresi, 40/60 âyetini okuduğu Rivâyet edilmiştir. Tirmizi, K. Tefsir el-Kur'ân, Sûre, 2, bab: 16, Hadis No: 2969

Nitekim, Hasan-ı Basrinin de bu âyetteki duayı "İbadet ve amel" mânâsına yorumladığı Rivâyet edilmektedir.

b- Bu sorunun diğer bir cevabı da şudur: Allahü teâlâ bu âyet-i kerimesinde: "Ben, bana dua edenin duasını, dua ettiği zaman dilersem kabul ederim." demektir. Bu izaha göre, âyet genel bir ifade taşımakta ise de Allahü teâlânın dilemesi ile kayıtlıdır.

186 ﴿