261

Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu: Her başağında yüz tane olmak üzere yedi başak veren bir tanenin durumuna benzer. Allah dilediğine kat kat verir. Allah, lütfü geniş olan ve her şeyi bilendir.

Malını Allah yolunda hercayan kimsenin sevabını Allah, toprağa ekilen bir adet buğday tanesinin yedi yüz adet olması gibi yedi yüz kat verir. Allah, kullarından dilediğinin sevabını yedi yüz kattan daha fazla da artırır. Allah, lütfü geniş olandır, dilediğinin mükâfaatını artırır. O, her şeyi bilendir, kimin mükâfaatının artması gerektiğini çok iyi bilir.

Bu âyet-i kerime, malını Allah'ın düşmanlarına karşı cihad için harcayan Mücahidin durumunu anlatan bir misaldir. Allah, kendi yolunda malını harcayanlara işte böyle kat kat ve hesapsızca maddi karşılık ve âhirette de kıymetini takdirden âciz olduğumuz manevi nimetleri ihsan edecektir.

Ebû Mes'ud el-Ensari diyor ki:

"Bir adam, yulan boynunda bulunan bir devesini getirip "Bu, Allah yoluna olsun." dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) "Bunun karşılığında kıyamet gününde sana yedi yüz deve verilecektir, hepsi de yularlı olacaktır." buyurdu Müslim, K. el-îmare bab: 32, Hadis No. 1892/Nesâî K. el-Cihad bab: 36

Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) diğer bir hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor:

"Kim, Allah yolunda bir şey harcarsa ona yedi yüz katı yazılır, (veri) Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 4 S, 345, 346

Bir başka hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor:

"İnsanlar dört sınıftır. Ameller de altı çeşittir. İnsanların bazıları dünyada da âhirette de bolluk içindedirler. Bazıları ise dünyada bolluk, âhirette kıtlık içindedirler. Bazıları da dünyada kıtlık âhirette ise bolluk içindedirler. Bazıları da dünyada da perişan, âhirette de perişandır. Altı çeşit olan amellere gelince: Onlardan iki amel vardır ki neticesi kesindir. Diğer iki çeşidi vardır ki onların sadece karşılıkları verilir.

Başka bir amel vardır ki onun karşılığında on katı verilir. Bir başka amel vardır ki onun karşılığında yedi yüz katı verilir. Neticeleri kesin olan iki amel şunlardır, kim Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmadan Müslüman ve mü’min olarak ölecek olursa onun için cennet kesindir. Kim de kâfir olarak ölecek olursa onun için de cehannem kesindir. Sadece karşılığı verilen ameller ise şunlardır: Kim bir iyilik yapmayı diler de onu yapmaz ve Allahü teâlâ, kişinin bu ameli gönülden istediğini ve bunu yapmaya gayret gösterdiğini bilirse böyle bir kişi için de bir sevap yazılır. Yine kim bir kötülük yapmayı düşünür de onu yapmayacak olursa karşılığında kendisine hibir günah yazılmaz. Şâyet bu kötülüğü işleyecek olursa ona, bu kötülüğe karşılık sadece bir günah yazılır ve günahı artinlmaz. Karşılığında on kat sevap verilen amel de şudur: Kim herhangi bir güzel ameli işleyecek olursa ona karşılığında on katı verilir. Karşılığında yedi yüz kat sevap verilen amele gelince o amel şudur: Kim, Allah yolunda bir şey harcayacak olursa ona, karşılığında yedi yüz katı verilir. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 4 S. 332, 345, 346

Taberi bu âyetin izahında özetle şunları zikretmiştir: Bu âyet-i kerime mânâ bakımından şu âyetin devamı mahiyetindedir. "O kimdir ki, Allah için güzel bir ödünç takdim etsin de Allah ona, karşılığını kat kat versin. Rızkı daraltan da Allah’tır, bol veren de. Ona döndürüleceksiniz. Bakara sûresi 2/245 Taberi sözlerine devamla diyor ki: "Bu iki âyet arasında zikredilen diğer âyetler, cümleyi mu'tariza mahiyetindedir.

Allahü teâlânın, bu âyetleri, mut'teriza olarak zikretmesinin sebebi ise şunlardır. "Öldükten sonra dirilmeyi ve kıyametin kopacağını yalanlayan bir kısım müşriklere cevap vermek, bir kısım mü’minlere, "Allah yolunda savaşın ve bilinki Allah, her şeyi işiten ve bilendir." buyurarak onları, Allah yolunda cihad etmeye teşvik etme, o mü’minlere, Allah'ın rızasına uygun şekilde hareket edenlerin sayılan az dahi olsa, düşmanlarına galip geleceklerini bildirme, Resûlüllah'ın hicret ettiği Medinenin çevresinde yaşayan Yahudilere, kendilerine gelen Peygamberin, onlara ait sırlan bildiğini ve haber verdiğini ortaya koyarak Yahudilerin bu Peygambere iman etmemelerine dair herhangi bir mazeretleri bulunmadığını beyan etme ve münafık olan insanları, kendileri gibi olan insanların şehirlerinin altları üstlerine çevrildiğini hatırlatarak onları uyarma ve Hazret-i Muhammede iman etmelerine dair herhangi bir mazeretleri bulunmadığını beyan etmedir, işte Allah, bu iki âyet arasında, bu ve benzeri mânâ ve maksatları ifade ettikten sonra tekrar birinci âyette verilmesi teşvik edilen karz-ı hasenin büyük mükâfaatlara vesile olacağını bu âyet-i kerime’de beyan etmiştir.

Taberi diyor ki: "Bu âyette zikredilen "Allah yolu"ndan maksat, Allah yolunda cihad etmektir."

Âyet-i kerime’de: "Allah, dilediğine kat kat verir." buyrulmaktadır. Mü-fessirler âyetin bu bölümünü iki şekilde izah etmişlerdir:

a- Dehhaka göre bu ifadeden maksat, "Allah kendi yolunda harcamayanlardan, dilediği kimseninkini artırır." demektir. Yani, Allah, kendi yolunda harcayanların mallarını yedi yüz katına kadar artırır. Ancak malını yolunda harcamayanlardan ise sadece dilediği kimselerinkini artırır. Yalnız onların, malını artırması, sadece Allah yolunda hare ayanı nkini amrmasna asla ulaşamaz.

b- Abdullah b. Abbasa göre ise bu ifadenin mânâsı şudur: "Allah, malını kendi yolunda infak edenin sevabım, yedi yüz katına kadar artırır. Ayrıca bu, infak edenlerden, Allah'ın dilediği bazılarınınkini yedi yüz kattan da fazla artırır.

Taberi, bu görüşü tercih etmiş ve Allah yolunda malını harcamayanm herhangi bir sevaba erişeceğine veya sevabının artacağına dair herhangi bir zikredilmediğini söylemiştir.

Âyet-i kerime’nin sonunda: "Allah, lütfü geniş olan ve her şeyi bilendir." buyruîmaktadır. ibn-i Zeyd, âyetin bu bölümünü şu şekilde izah etmiştir: "Allah, malını kendi yolunda harcayanların mükâfaatım, yedî yüz kattan daha fazla artırmada lütfü geniş olandır. Ve bu lütfunu kim için artıracağını çok iyi bilendir.

Diğer bir kısım âlimler ise, âyetin bu bölümü şu şekilde izah etmişlerdir: "Allah, malını kendi yolunda harcayanların mükâfaatım, yedi yüz kat vermede, lüfu bol olandır. Mallarım Allah yolunda harcayanların, harcadıklarım çok iyi bilendir.

261 ﴿