37

Rabbi onu, güzel bir şekilde kabul etti ve onu, güzel bir şekilde yetiştirdi ve Zekeriyyayı, onun bakımına memur etti. Zekkeriyya, Meryemin bulunduğu mihraba her girdiğinde onun yanında yiyecek rızık buldu. "Bu sana nereden geldi ey Meryem? "dedi. Meryem: "O, Allah tarafındandır. Şüphesiz ki Allah, dilediğini hesapsız bir şekilde rızıklandırır." dedi.

Rabbi Meryemin, Beytül Makdisin hizmetine tahsis edilmesini annesinden güzel bir şekilde kabul etti. Ve Meryemi, erginlik çağına erinceye kadar, yerden biten çiçekler gibi koruyup büyüttü. Zekeriyyayı, onu yetiştirmekle görevlendirdi. Zekeriyya, Meryemin bulunduğu özel yere her girdiğinde onun yanında çeşitli rızıklar buluyordu. Onun yanında yaz mevsiminde kış meyveleri kış mevsiminde de yaz meyveleri görüyordu. Bunun üzerine Zekerriya: "Bu rızıklar sana nereden geliyor ey Meryem?" diye sordu Meryem: "Bunlar, Allah'ın katından gönderilen rızıklardir." diye cevap verdi.

* Âyet-i kerime’de geçen ve "Zekeriyyayi onun bakımına memur etti." şeklinde tercüme edilen ifadesi, İki şekilde okunmuştur.

a- Hicaz, Medine ve Basra kurraları bunu şeklinde okumuşlardır. Bu kıraata göre bu ifadenin manâsı "Zekeriyya kendiliğinden onun bakımını üzerine aldı." demektir.

b- Bütün Küfe kurraları ise şeklinde harfinin şeddesiyle okumuşlardır. Bu kıraata göre âyetin mânâsı ise "Allah, Zekeriyyayı Meryemi bakmaya vaziflendirdi." şeklindedir. Taberi bu son kıraat şeklini ve bu izah tarzını tercih etmiş ve özetle şunları söylemiştir. "Bize erişen haberlere göre Zekeriyya ile diğer bir kısım insanlar, Hazret-i Meryemi bakıp büyütme hususunda ihtilaf etmişler sonra oklarını Ürdün nehirine atmak suretiyle Kıır'a çekmişler, neticede Kur'a Hazret-i Zekeriyyaya çıkmış ve Meryemi bakıp bütümeyi üstlenmiştir. Kur’an’ın nasıl çekildiği hususunda bir kısım ilim ehli şunu söylemişlerdir: "Oklarını Ürdün nehrine atınca Zekeriyyanin oku, nehrin bir kenarında dikilip kalmış su onu götürememiş, diğer oklan ise alıp gitmiştir. Bu durumda diğer tartışanlar içinde Zekeriyyanın, Meryemin bakımına daha layık olduğunu göstermiştir. Diğer bir kısım âlimler de, kur'ada Zekeriyyanın okunun nehirden yukarı doğru yükseldiğini, diğerlerinin oklarının ise nehire düşüp gittiğini, bunun da Zekeriyyanın Meryeme bakmaya daha layık olduğunu göstermeye delil olduğunu söylemişlerdir.

İkrime: "Bunlar, sana vahyettiğimiz gaip haberlerindendir. Meryemin işlerine kim bakacak diye kalemlerini atıp kur'a çekerlerken sen, yanlarında değildin. Bu hususta çekişirlerken de yanlarında bulunmuyordun. Âl-i İmran sûresi, 3/44 âyetini izah ederken şöyle demiştir. "Onlar, kalemlerini (asalarını) attılar. Onları su alıp götürdü. Sadece Zekeriyyanın kalemi yukarı doğru yükseldi. Su onu götüremedi. Bunun üzerine Meryemin bakımını Zekeriyya üzerine aldı.

Süddi, "Rabbi onu güzel bir şekilde kabu etti ve onu güzel bir şekilde yetiştirdi." âyetinin izahında şunları söylemiştir: Annesi Meryemi doğurduktan sora onu bir beze sarmış ve Mabedin mihrabına götürmüştür. (Bazı âlimlere göre ise Meryemi ergenlik çağına eriştikten sonra oraya götürmüştür.) Mabedde Tevratı yazanlar, kendilerine bu gibi kimseler getirildiğinde onun kimin bakıp eğiteceğini tesbit etmek için aralarında kur'a çekiyorlardı. O zaman da Tevratı yazanların en efdali olan Hazret-i Zekeriyya da onların içinde bulunuyordu, Meryemin teyzesi, Zekeriyyanın hanımı idi. Meryemi getirip onun bakımı hususunda aralarında kur'a çekmeye teşebbüs edince Zekeriyya onlara "Buna bakmaya en layık olan kimse benim. Çünkü onun teyzesi benim hanımımdır." dedi. Fakat kur'a çekenler, onun teklifini kabul etmediler. Ürdün nehrine gittiler. Kendisiyle yazı yazdıkları kelemlerini Ürdün nehrine attılar. Kalemi dikilip kalan kimse Meryemin bakımını üstlenecekti. Hepsinin kalemi suya kapılıp gitti. Sadece Zekeriyyanın kalemi sanki çamura saplanmış gibi suyun üzerine saplanıp kaldı. Böylece Zekeriyya Meryemin bakımını üzerine aldı. Onu evine götürdü. Âyette zikredilen "Mihrap"tan maksat da onun evidir.

İkrime ise, Meryemin bakımı işini şöyle anlatmaktadır: Meryemin annesi onu bir beze sararak alıp Hazret-i Mûsanın kardeşi Harunun oğlu olan Kâhinin oğullarına götürdü. Kâhinin oğulları Kâbenin hizmetçileri gibi Beytül Makdisin hizmetçileri idiler. Meryem onlara "Alın bu adağı, ben bunu buraya hizmete adadım. Bu benim kazımdır. Adetli olan, kiliseye giremez ve ben bunu tekrar evime döndürmem." dedi. Onlar da: "Bu bizim İmamımızın kızıdır." dediler. Çünkü İmanın bunların namazlarını kıldıran İmamlan ve kurbanlarını kesen rehberleriydi. Orada bulunan Zekeriyya "Bunu bana verin. Çünkü onun teyzesi benim hanımımdır." dedi. Onlar ise "Bu bizim İmamımızın kızı, gönlümüz onu sana teslim etmeye razı değil." dediler. İşte o zaman, Tevratı yazdıkları kalemlerle kur'a çektiler. Kur'a Zekeriyyaya çıktı. O da Meryemin bakımını üzerine aldı.

Diğer bir kısım âlimler, Hazret-i Zekeriyyanın, Meryemin bakımını üzerine alması hususunda özetle şunları söylemişlerdir: "Meryemin annesi Hanna, Meryemi doğurduktan sonra kocası gibi o da ölmüştür. Zekeriyyanın hanımı Fakuzun kızı "İşâ" Meryemin teyzesi idi. Bu sebeple Zekeriyya Meryemi kur'a çekmeden yanına almış bakıyordu. Fakat İsrailoğullarının uğradıkları şiddetli kıtlıktan dolayı Zekerriyya, Meryemin bakımını devam ettirmekte güçlük çekmeye başladı. Bu sebeple aralarında kur'a çektiler. Yine de Meryemin bakımı Zekeriyya ya düştü. Fakat Allahü teâlâ, Meryeme bol rızıklar verdi ve onu Zekeriyyaya yük yapmadı.

Taberi bundan önceki görüşü tercih etmiş, Hazret-i Zekeriyyanın, Meryemin bakımını daha başlangıçta kur'a ile düstlendiğini söylemiştir.

Âyet-i kerime’de Zekeriyya Meryemin bulunduğu mihraba her geldiğinde onun yanında yiyecek rızık buldu." buyurulmaktadır. Zikredilen rıziktan maksat, Abdullah b. Abbas, Said b. Cübeyr ve Mücahide göre mevsimi olmadığı halde görülen üzümdür. Delıhak, Katade, Rebi' b. Enes, Süddi ve Abdullah b. Abbastan nakledilen diğer bir görüşe göre bu rızıktan maksat, yaz mevsiminde görülen kış meyveleri, kış mevsiminde de görülen yaz meyveleridir. Muhammed b. İshak'a göre ise, burada zikredilen rızıktan maksat, Zekeriyyanın Meryeme götürdüğü yiyecekler dışında başka rızıklardır.

Âyette zikredilen "Mihrap" kelimesinden maksat, "Mabedin on kısmı" demektir. Aslında her toplantı yerinin ve namazgahın ön kısmına bu isim verilmektedir. Âyet-i kerime’de Zekeriyya (aleyhisselam)'ın Meryeme "Ey Meryem bu sana nereden geldi?" şeklinde rızıklan sorduğu zikredilmektedir. Zekeriyyanin bunu sornıa sebebi şudur, Zekeriyya, Meryemin üzerine yedi kapıyı kilitliyor ve dışarı çıkıyordu. Sonra yanına girdiğinde yaz mevsiminde kış meyvesini, kış mevsiminde de yaz meyvesini buluyordu. Gördüğü bu durumdan dolayı hayrete düşüyor ve Meryeme" Bu sana nereden geldi?" diye soruyor Meryem de bu rızıkların Allah katından gönderildiğini ifade ediyordu.

37 ﴿