81Bir zaman Allah, Peygamberlerden ahit almıştı: Ne zaman size bir kitap ve hikmet verirsem ve sonra size bir Peygamber gelip o yanınızda bulunanı tasdik ederse, ona mutlaka iman edecek ve yardım edeceksiniz, ikrar edip buna dair ahdimi üzerinize aldınız mı?" demiş onlar da: "İkrar ettik." demişler Allah da "Şahit olun. Ben de sizlerle beraber şahitlerindenim" demişti. Ey ehl-i kitap, hatırlayın bir zaman Allah, Peygamberlerden kuvvetli bir ahit almış ve "Ey Peygamberler, sizlere ne zaman kitap ve hikmet verirsem sonra da tarafımdan, sizin yanınızda bulunanı tasdik eden bir Peygamber gelirse ona mutlaka iman edip yardım edeceksiniz. İkrar edip buna dair ahdimi üzerinize aldınız mı?" demiş onlar da "İkrar ettik." demişler Allah da "Ey Peygamberler, siz bu ahde şahit olun Ben de sizinle beraber şahitlik edenlerdenim." demişti. Allahü teâlâ, Hazret-i Âdemden itibaren. İnsanlığı hak yola iletmek için çeşitli peygamberler göndermiştir. Bu Peygamberler bazan tek kişi bazan da aynı zamanda birden fazla sayıda bulunmuşlardır. Âyet-i kerime, Peygamberlerin, aynı dâvayı tebliğ etmeleri sebebiyle birbirlerine iman etmelerini ve birbirlerine yardımcı olmaları gerektiğini beyan etmekte ve bu hususta Allahü teâlânın onlardan söz aldığım, onların da bunu kabul ettiklerini bildirmektedir. Bütün Peygamberlerin birbirlerine iman edip birbirlerini destekledikleri halde. Hazret-i Mûsanm ümmetinden olan Yahudilere Hazret-i İsanin ümmetinden olan Hristiyanlara ne oluyor da kendi Peygamberlerinin iman ettiği Hazret-i Muhammede iman etmiyor ve onu desteklemiyorlar? Onlar, bu davranışlarıyla kendi dinlerine de ters düşüyorlar. Âyet-i kerime’de, Allahü teâlânın, Peygamberlerden, birbirlerine iman etmelerine ve birbirlerine yardımcı olmalarına dair ahit aldığı zikredilmektedir. Bu arada, kendilerinden ahit alınanların, Peygamberler olduğu zikrediliyorsa da müfessirler, kendilerinden ahit alınan bu kişilerden maksadın, aslında kimler olduğu hakkında farklı görüşler zikretmişlerdir. a- Mücahid ve Rebi' b. Enese göre, burada kendileriden ahit alındığı beyan edilenlerden maksat, Peygamberler değil, kendilerine Peygamber gönderilen ehl-i kitaptır. Zira, âyetin devamında "Gönderilecek olan Peygambere mutlaka iman edecek ve yardımda bulunacaksınız." buyrulmaktadır. Peygamberlerin, kendilerinden sonra gelen Peygamberlere iman ettikleri muhakkaktır. Bu sebeple onlara böyle bir emrin verilmesine gerek yoktur. Ayrıca Peygamberler, kendilerinden sonra gelecek olan Peygambere yardım ecedek durumda değilerdir. Çünkü bizzat onların kendilerini yalanlayan kavimlerine karşı yardım edilmeye ihtiyaçları vardır. Onların başkalarına yardım etmeleri beklenemez. Bundan da anlaşılmaktadır ki, âyette iman etmeleri ve gönderilen Peygambere yardım etmeleri istenenlerden maksat, kendilerine kitap verilen ümmetlerdir. Nitekim Abdullah b. Mes'ud ve Übey b. Kâ'bın bu âyetteki kıraatları bu izahı desteklemektedir. b- Abdullah b. Abbas, Tavus, Ali b. Ebi Talib, Katade, Süddi ve Hasan-ı Basriye göre ise burada kendilerinden söz alınanlar, âyette zikredildiği gibi ümmetler değil sadece Peygamberlerdir. Allahü teâlâ, Peygamberlerden birbirlerine iman etmelerine ve birbirlerini desteklemelerine dair söz almış, ayrıca, en son gönderilecek olan Hazret-i Muhammede de iman etmelerini ve onun Hak Peygamber olduğunu, ümmetlerine bildirerek yardım etmelerini emretmiştir. c- İkrime veya Said b. Cübeyrin, Abdullah b. Abbastan naklettiklerine göre ise burada kendilerinden söz alınanlardan maksat, hem Peygamberler hem de ümmetleridir. Âyette sadece Peygamberler zikredilmiştir. Çünkü onlardan alınan ahit, ümmetlerinden de alınmış gibidir. Buna göre Allahü teâlâ hem gönderdiği Peygamberlerden hem de Peygamberlerin ümmetlerinden, Peygamberlerine iman etmelerine ve onları destekleyip yardım etmelerine dair söz almıştır. Bu sebeple bu Peygamberlerin ümmetlerinin Hazret-i Muhammede iman etmeleri ve onu desteklemeleri gerekir. Ona karşı çıkmalan ve yalanlamaları, ahitlerini bozmaktır. Taberi diyor ki: "Bu görüşlerden tercihe şayan olanı şudur: Âyette kendilerinden ahit alındığı zikredilen insanlardan maksat, hem Peygamberler hem de onların ümmetleridir. Allahü teâlâ, Peygamberlerinden birbirlerine iman etmelerine ye birbirlerine yardım etmelerine dair ahit almış, Peygamberler de ümmetlerinden bu ahdi aynen almışlardır. Böylece ümmetler de Peygamberlere iman edeceklerine ve onları destekleyeceklerine dair söz vermişlerdir. Âyette, Peygamberlerden ahit alındığı açıkça zikredildiğinden Peygamberlerden değil de ümmetlerinden ahit alınmıştır." demenin hiç bir anlamı yoktur. Ayrıca buna delil gösterilen Abdullah b. Mes'ud ve Übey b. Kâ'bın kıraatlarına dair kesin bir Rivâyet yoktur. Diğer yandan Peygamberlerden herhangi birinin, diğerine iman etmemesi düşünülemeyeceğinden, "Peygamberlere böyle bir emir gönderilmemiştir." demek makul bir iddia değildir. |
﴾ 81 ﴿