90Şüphesiz ki iman ettikten sonra inkâr eden sonra da inkârda ileri gidenlerin tevbeleri asla kabul edilmeyecektir. İşte sapıklar onlardır. Şüphesiz ki Muhammede iman ettikten sonra onu inkâr eden, sonra da Allah’a isyanları artırarak inkârda ileri gidenlerin, kâfirlikten dönüp iman etmedikçe tevbeleri asla kabul edilmeyecektir. Hak yoldan sapanlar işte bunlardır. Bu âyet-i kerime’yi müfessirler çeşitli şekillerde izah etmişlerdir. Katade, Hasan-ı Basri ve Ata el-Horasani, burada zikredilen kimselerden maksadın Yahudiler olduğunu söylemişlerdir. Zira bunlar önce Hazret-i Mûsaya iman etmişler sonra Hazret-i İsayı inkâr ederek kafir olmuşlar, daha sonra da Hazret-i Muhammedi inkâr ederek inkârlarında iyice ileri gitmişlerdir. Bunlar, ölüm sarhoşluğundan önce hakka boyun eğip tevbe etmeyeceklerinden, Ölüm anındaki tevbelerinin de kendilerine fayda vermeyeceğindendir ki âyet-i kerime , tevbelerinin kabul edilmeyeceğini beyan etmiştir. Nitekim diğer bir âyet-i kerime’de "Günah işleyip te kendisine ölüm gelince "Şimdi tevbe ettim" diyenler ile kâfir olarak ölenlerin tevbesi kabul olunmaz. İşte bunlar için can yakıcı bir azap hazırladık. Nisa Sûresi, 4/18 bu yurul maktadır. Ren" ve Ebû Âliyeden nakledilen diğer bir görüşe göre bu âyette zikredilenler, daha önceki Peygamberlere iman ettikleri halde Hazret-i Muhammedi inkâr eden, sonra da günahlarım artıran kimselerdir. Bunlar inkârlarına devam ettikleri müddetçe günahlarından tevbe etmeleri kabul edilmeyecektir. İkrime ve İbn-i Cüreycden nakledilen diğer bir görüşe göre bu âyette zikredilenlerden maksat, Peygamberlerine önce iman ettikten sonra kâfir olan ve kâfirliklerine devam ederek te inkârlarım arttıran kimselerdir. Bunların, kâfir olarak ölmeleri halinde daha önceki iman etmeleri ve o hallerindeyken yapmış oldukları tevbeleri kabul edilmeyecektir. Çünkü onlar, sonunda kâfir olmuşlar ve inkâr üzere ölmüşlerdir. Süddiye göre ise âyette zikredilenlerden maksat, iman ettikten sonra kâfir olan, daha sonra da inkârlarına devam edip o inkâr üzere ölerek inkârlarını artıran kimselerdir. İşte bunların ölüm anındaki tevbeleri kabul edilmeyecektir. Taberi bu âyetin izahında, tercih edilen görüşün şöyle olduğunu söylemiştir. "Âyet-i kerime, Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sıfatlarını Tevratta buldukları için o gönderilmeden önce ona iman eden, gönderildikten sonra da onu inkâr eden ve bu inkârlarında devam ederlerken bir kısım günahlar işleyen Yahudileri beyan etmektedir. Bunların, inkârları halinde işledikleri günahlarından dolayı yaptıkları tevbeler kabul edilmeyecektir. Ta ki Hazret-i Muhammedi inkârlarından vaz geçip tevbe etsinler. Taberi (levamla diyor ki: Bizim, bu âyette zikredilen insanlardan maksadın, Yahudiler olduğunu söylememimizin nedeni, bundan önceki ve sonraki âyetlerin Yahudileri zikretmesindendir. Âyetleri, kendisinden önceki ve sonraki âyetlerin kapsadığı mânâlarla yorumlamak daha evladır. Bizim burada zikredilen "İnkârlarını artırırlar" ifadesini "İnkâr halindeyken günah işlerler" şeklinde izah etmemizin sebebi de kâfirlerin, kâfirlik halinde yaptıkları tevbelerinin kabul edilmemesidir. Zira, iman etmedikçe kâfirin tevbesinin kabul edilmeyeceği beyan edilmiş, buna mukabil iman ettiği takdirde, herkesin tevbesinin kabul edileceği, Allahü teâlâ tarafından vaad edilmiş ve buyurulmuştur ki: "Kullarının tevbesini kabul eden, günahlarını affeden ve yaptıklarını bilen O’dur." Şura Sûresi, 42/25 Taberi sözlerine devamla diyor ki: "Bu görüşler içerisinde, ecelleri geldiğinde inkârından tevbe edenlerin tevbeleri kabul edilmeyecektir." diyen görüşü niçin reddettiniz?" denilecek olursa, cevaben deriz ki: "Bunu reddetmemizin sebebi şudur: Evvela, kulun tevbesi hayatta iken sözkonusudur. Öldükten sonra artık tevbe diye bir şey sözkonusu değildir. İkinci olarak, kulun ruhu bedende olduğu müddetçe tevbesinin kabul edileceği Allahü teâlâ tarafından vaadedilmiş ve bu hususta da görüşlerine itibar edilen âlimler icrna etmişlerdir. Öyle ki bir kâfir göz açıp kapayıncaya kadar bir zaman kalması anında tevbe edecek olsa ona müslüman muamelesi yapılır. Mesela, cenaze namazı kılınır. Mirasında İslami hükümler uygulanır. Bu sebeple ölüm anında İnkârcının inkârından vazgeçerek tevbe etmesinin kabul edilmeyeceğini söyleyen görüş dayanaksızdır. Yine bu görüşler içerisinde, bu âyet-i kerime’den maksat, "Kâfir iken iman edip tevbe eden sonra da tekrar kâfir olup inkâr üzere ölenlerin, önceki iman ve tevbelerinin kabul edilmeyeceği bildirilmek istenmesidir." diyen görüş te isabetli değildir. Zira, âyet-i kerime’de zikredilen insanların, önce kâfir sonra mü’min sonra da kâfir oldukları zikredilmemekte sadece önce mü’min oldukları halde sonra inkâra düştükleri beyan edilmektedir. Bu sebeple önce inkâr ve isyanlarından tevbe etmeleri bahse konu edilmediğinden âyette, kabul edilmediği beyan edilen tevbelerden maksadın o önceki tevbeler olduğu söylenebilsin. Bütün bu sebeplerle âyet-i kerime’nin izahı bizim zikrettiğimiz şekliyle daha isabetli bir izahtır. |
﴾ 90 ﴿