93

Tevrat inmezden evvel Yakubun kendi nefsine haram kıldığından başka bütün yiyicekler, İsrailoğullarına helal idi. Ey Rasûlüm, de ki: Eğer iddianızda doğru iseniz Tevratı getirip okuyun".

Yakubun neslinden meydana gelen İsrailoğullarına, Mûsaya Tevrat gelmeden öene, Yakubun bizzat kendisine haram kıldığı yiyecekler dışında bütün yiyecekler helal idi. De ki: "Ey Yahudi topluluğu, eğer iddianızda doğru iseniz Tevratı getirip okuyun ki yalancı olduğunuz orltaya çıksın.

Müfessirler, bu âyet-i kerime’de "İsrail" diye isimlendirilen Hazret-i Yakubun, Tevrat gelmeden önce kendisine haram kıldığı şeyin, Tevrat tarafından da haram kılınıp kılınmadığı hususunda farklı görüşler zikretmişlerdir.

Süddiye göre Hazret-i Yakubun, Tevrat inmeden önce kendisine haram kıldığı şeyi, Tevrat inince de İsrailoğullarına haram kılmıştır. Şöyle ki "Hazret-i Yakup geceleri "İrkunnisa" diye adlandırılan sinir (siyatik) hastalığından rahatsızlanıyor, gündüzleri ise iyileşiyordu. Bunun üzerine hastalığında iyileştiği takdirde etlerin içindeki damarları yemeyeceğine dair Allah’a yemin etti. Allah da Tevratta, damarları İsrailoğullarına haram kıldı.

Dehhaka göre ise Hazret-i Yakubun, Tevrat inmeden önce kendisine haram kıldığı şeyi Tevrat gelince İsrailoğullarına haram kılmıştır. Fakat, İsrailoğulları, atalan Hazret-i Yakuba tabi olarak onun haram kıldığını kendilerine haram kılmışlar sonra da bunun, Allah tarafından kendilerine haram kılındığını iddia etmişlerdir. Âyet-i kerime, onların bu iddialarını yalanlamaktadır.

Abdullah b. Abbasa göre ise, Hazret-i Yakubun kendisine haram kıldığı şey, tevrat gelince Allahü teâlâ tarafından İsrailoğullarına haram kılınmamış ancak Hazret-i Yakup, kendisine haram kıldığı şeyi, kendi soyundan gelenler için de haram kılmıştır. Bu sebeple Yahudiler, atalan Yakubun emrine uyarak onun haram kıldığı şeyleri yemez olmuşlardır.

Taberi bu son görüşü tercih etmiş, bu görüşün, Abdullah b. Abbasın yanında, Katade tarafından da nakledildiğini söylemiştir. Buna göre, Tevrat inince Hazret-i Yakup, kendisine haram kıldığı herhangi bir şeyi İsrailoğullarına helal veya haram kılmamış. Ancak Hazret-i Yakup bazı şeyleri kendisine haram kaldığı gibi evlatlarına da haram kılmıştır. Soyundan gelen evlatlan, babalarının bu yasağına uymuşlardır.

Müfessirler Hazret-i Yakubun Tevrat gelmeden önce kendisine haram kıldığı şeyin ne olduğu hususunda farklı görüşler zikretmişirdir.

a- Abdullah b. Abbas, Ebû Miclez, Katade ve Mücahitten nakledilen bir görüşe göre Hazret-i Yakubun kendisine haram kıldığı şey, etlerin içinde bulunan damarlardır. Şöyle ki, Hazret-i Yakup siyatik hastalığına yakalandığında, eğer Allah kendisini bu hastalıktan iyileştirecek olursa hiçbir damar yemeyeceğine dair Allah’a yemin ederek adakta bulunmuş ve böylece damar yemeyi kendisine haram kılmıştır.

b- Abdullah b. Kesir, Ata b. Ebi Rebah, Hasan-ı Basri ve Mücahidden nakledilen diğer bir görüşe göre Hazret-i Yakubun, Tevrat inmeden önce kendisine haram kıldığı şeyler, deve etleri ve sütleridir. O, yaklandığı siyatik hastalığından şifa bulduğu takdirde kendisi için en sevimli olan deve eti ve sütünü kendisine haram kılacağına dair adakta bulunmuş ve bunları kendisine haram kılmıştır.

c- Abdullah b. Abbastan nakledilen diğer bir görüşe göre Hazret-i Yakup, hem damar yemeyi hem de deve etlerini yemeyi kendisine haram kılmıştır.

Taberi de bu görüşü tercih etmiş ve buna dair şu hadis-i şerifleri zikretmiştir. Abdullah b. Abbas diyor ki:

Yahudilerden bir topluluk Resûlüllah’a geldiler ve ona: "Ey Ebul Kasım, sana soracağımız bir kısım özel sorularımızı cevaplandır. Bunların cevabını Peygamber olmayan bilemez." dediler. Sorularından biri de şu idi. "Tevrat inmeden önce Yakubun, kendisine haram kıldığı yiyecek nedir?" Resûlüllah şu cevabı verdi: "Mûsaya Tevratı indiren Allah hakkı için söyleyin, Yakup (aleyhisselam) ağır bir şekilde hastalınıp ve hastalığı uzun süre devam edince, Allah'ın kendisini bu hastalıktan kurtarması halinde, kendisi için en sevimli içeceği ve en sevimli yiyeceği haram kılacağına dair Allah’a adakta bulunmamış mıydı? Onun en sevdiği yemek deve eti en sevdiği içecek te deve sütü değil miydi? "Bunun üzerine Yahudiler, "Allah için doğru söyledin "dediler Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.1 S. 273,278 Fakat soru ve cevapları devam etti. Resûlüllah’a Allah’tan gelen meleğin Cebrâil olduğunu öğrenince:

"Cebrâil savaşma, çatışma emirlerini ve Allah'ın azap emirlerini getiren bir melektir. Bu, bizim düşmanımızdır. Eğer "Allah’tan bana gelen melek rahmeti indiren, yağmuru yağdıran ve bitkileri bitiren Mikâildir." deseydin sana uyardık." dediler ve yine iman etmediler Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.1 S. 274

Bu âyet-i kerime’nin nüzul sebebi hakkında şunlar zikredilmektedir:

a- Yahudiler "Dinler, birbirlerinin getirdiği hükümleri neshetmez" iddiası ile Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in getirdiği İslam dinini kabul etmiyorlardı. Çünkü İslam dini, Yahudiliğe ve Hristiyanlığa ait bir takım hükümleri neshediyordu.

Bu âyet-i Celile onlara cevap vererek, kendilerinde de nesih hadisesinin bulunduğunu beyan etmektedir. Çünkü daha önce bütün İsrailoğullarına helal olan yemeklerin bir kısmını, Hazret-i Yakbun, kendisine haram kıldığım ve ondan sonra gelenlerin de ona uyduklarını beyan etmektedir.

b- Yahudiler: "İlahi dinlerin hükümlerinin birbirine uygun olması gerektiği iddiasıyla da İslamı kabul etmiyorlardı. Bunlar, Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) e "Sen, İbrahimin dininde olduğunu iddia ediyorsun. Nasıl oluyor da İbrahimin yemediği deve etini yiyor ve içmediği deve sütünü içiyorsun?" diyorlardı. Bu âyet-i kerime nazil oldu ve onlara deve eti ve sütünün, İbrahime, İsmaile, İshaka ve Yakuba helal olduğunu, fakat Yakubun belli bir sebepten dolayı bu eti kendisine haram kıldığını, böylece bu âdetin, torunlarında da devam ettiğini beyan etti ve Yahudilere "Aksini iddia ediyorsanız Tevratı getirip okuyun." dedi.

c- "Yahudilerin, zulmetmetleri ve bir çok kimseleri Allah yolundan alıkoymaları, yasakladıkları halde faiz almaları ve insanların mallarını haksız yere yemeleri sebebiyle, daha önce kendilerine helal kılınan temiz şelyeleri onlara haram kıldık. Nisa sûresi, 4 / 160, 161 âyeti ve benzerleri nazil olunca Yahudiler bunlara kızmışlar ve kendilerine haram kılınan şeylerin, eskidenn beri haram olan şeyler olduğunu ve ilk defa kendilerine haram kılınmadığım iddia etmişlerdir. İşte bunun üzerine bu âyet-i kerime nazil olmuş ve iddialarında yalancı olduklarını ortaya koymuş ve kendi kitapları olan Tevrata başvurularak gerçeğin ortaya çıkarılacağını beyan etmiştir.

93 ﴿