125Evet, şâyet sabreder Allah’tan korkarsanız ve düşmanlarınız da hemen o anda üzerinize gelirlerse rabbiniz özel işaretleri bulunan beş bin melekle size yardım eder. Şâyet düşmanlarınıza karşı sabreder ve Allah’tan korkarsanız ve düşmanlarınız da hemen o anda üzerinize gelirlerse rabbiniz, özel işaretleri bulunan beş bin melekle size yardım eder. Müfessirler, mü’minleri dektekleyecekleri bildirilen meleklerin hangi savaşta gelip destek vereceklerinin vaadedildiği ve bu vaadin şartlarının tahakkuk edip etmediği, bu sebeple de meleklerin, fiilen yardıma gelip gelmedikleri hususunda çeşitli görüşler zikretmişlerdir. a- Âmir eş-Şa'b'ye göre Allahü teâlâ, meleklerin, mü’minlere destek için geleceklerini Bedir savaşında vaadetmiştir. Ancak meleklerin gelmeleri için düşmanların, Müslümanların üzerine üst taraftan saldırmalarını şart koşmuştur. Düşmanları böyle bir saldırıda bulunmadığından, melekler de fiilen müslümanların yardımına gelmemişlerdir. Bu hususta Âmirin şunları söylediği rivâyet edilmektedir: "Bedir savaşında müslümanlara, Kürz b. Cabir el-Muharibin, müşriklere yardım edeceği haberi ulaştı. Bu, müslümanlara ağır geldi. Bunun üzerine, âyet-i kerimelerde belirtildiği gibi, Allahü teâlânın, üç bin melekle, hatta sabrederlerse beş bin melekle müslümanları destekleyeceği bildirildi. Fakat Kürz'e, müşriklerin mağlup oldukları haberi ulaştı. Kürz de müşrikleri desteklemedi. Allahü teâlâ da vaadinde beyan ettiği, düşmanın üzerlerine gelme şartı gerçekleşmediğinden mü’minleri beş bin melekle desteklemedi. b- Malik b. Rebia, Abdullah b. Abbas, Ebû Davud el-Mazini, Resûlüllah’ın azadlı kölesi Ebû Rafı ve Katadeye göre de Allahü teâlâ, mü’minleri meleklerle destekleyeceğini Bedir savaşında bildirmiştir. Mü’minler de sabretmişler, Allahü teâlâdan korkmuşlar, Allahü teâlâ da onları vaadettiği gibi fiilen meleklerle desteklemiştir. Bu hususta, Malik b. Rebianın, gözlerini kaybettikten sonra şunları söylediği rivâyet edilmektedir. "Şâyet ben, bu anda sizinle Bedire gitseydim ve gözlerim de görüyor olsaydı meleklerin hangi vadiden çıkıp geldiklerini hiç şüphe ve endişe etmeksizin size gösterirdim. Siret-i İbn-i Hişam,C. 1 S. 633 Abdullah b. Abbas da Gifar oğullarından bir kişinin kendisine şunları anlattığını Rivâyet etmiştir: "Ben, amcamın oğlu ile birlikte gidip Bedir vadisine bakan bir dağın üzerine çıktık. Biz o zaman müşriktik. Felaketin kimin başına geleceğini gözlüyor ve neticede, yağma yapacaklarla birlikte yağmalamak istiyorduk. Biz, dağın başında bulunduğumuz sırada bize aniden bir bulut yaklaştı. Bulutun içinden at solumaları işittik. Bir kişinin de atına "Haydi Hayzum (Cebrâilin atının adı) dediğini duyduk. Bunun üzerine amcamın oğlunun (korkudan). ödü patladı ve orada öldü. Ben de neredeyse helak olacaktım. Kendime zorla hakim oldum, Siret-i İbn-i Hişam,C. 1 S. 633 Abdullah b. Abbas demiştir ki: "Melekler, Bedir savaşının yapıldığı günün dışındaki herhangi bir günde savaşmamışlardır. Bedir savaşının dışındaki günlerde melekler, müslumanların sadece sayılanın çoğaltmak için onlara katılıyor ve onlara destek oluyorlar fakat fiilen vuruşmaya katılmıyorlardı. Siret-i İbn-i Hişam,C. 1 S. 634 Bedir savaşına katılan Ebû Davud el-Mazeni diyor ki: "Ben, Bedir savaşında, boynunu vurmak için bir adamı kovalıyordum. Henüz kılıcım ona dokunmadan, başının önüme düştüğünü gördüm. Böylece anladım ki, onu ben değil başka birisi öldürdü. Siret-i İbn-i Hişam,C. 1 S. 633 Resûlüllah’ın azadlı kölesi Ebû Rafi diyor ki: "Ben, Abdulmuttalibin oğlu Abbasın kölesi idim. Bizim eve İslam ginnişti. Abbas da karısı Ümmi Fadl da ben de müslüman olmuştuk. Abbas, kavminden korkuyor ve onlara karşı çıkmak istemiyordu. Bu sebeple de müslüman olduğunu gizliyordu. Abbas, kavmine ödünç verdiği bir çok mala sahipti. Ebû Leheb, Bedir Savaşına katılmamış, yerine Hişamın oğlu el-Asi'yi göndermişti. Savaşa gitmeyenler, yerlerine bu şekilde başkalarını gönderiyorlardi. Bu sebeple savaşa katılmayan herkes yerine bir adam göndermişti. Ebû Leheb'e, Bedir'de Kureyşin mağlup olduğu haberi ulaşınca Allah onu zelil düşürdü ve rüsvay etti. Biz ise, kendimizi güçlü ve aziz hissetmeye başladık. Ben, bünyesi zayıf bir kişiydim. Zemzem odasında ok yapıyordum: Allah’a yemin olsun ki yine bir gün ben, o odada oturmuş oklar yapıyordum. Yanımda da Ümmü Fadl oturuyordu. Biz, gelen haberlerden dolayı sevinçliydik. O sırada Ebû Leheb şerli bir şekilde çıkageldi. Odanın yanında oturdu. Sırtını benim sırtıma dönmüştü. Bu şekilde otururken halktan bazıları "İşte Ebû Süfyan b. el-Haris b. Abdulmuttalib geldi." dediler. Bunun üzerine Ebû Leheb "Hele buraya gel. Hayatım hakkı için gerçek haberler sendedir." dedi. Bunun üzerine Ebû Süfyan b. el-Haris gelip Ebû Lehebin yanına oturdu. Halk başlarına toplanmıştı. Ebû Leheb "Yeğenim söyle bana, mesele nasıl oldu?" dedi. Ebû Süfyan b. el-Haris de şöyle cevap verdi. "Vallahi biz o insanlarla karşılaştık. Sanki onlar bizim omuzumuza binmişlerdi. Bizi diledikleri yerlere sürüp götürüyorlar ve bizlerden dilediklerini de esir alıyorlardı. Allah’a yemin olsun ki böyle olduğu halde içimizden hiçbirini kınamadım. Zira bizler, gökle yer arasını dolduran alaca atlar üzerinde bulunan beyaz tenli adamlarla karşılaştık. Vallahi bunlar hiçbir şey bırakmıyorlar, hiçbir şey de bunlara karşı gelmiyordu." dedi. Ebû Rafı diyor ki: "Bunun üzerine dayanamayıp odanın perdesini kaldırarak dedim ki: "Vallahi bunlar meleklerdir. İbn-i Hişam, C. 1 S. 647 Abdullah b. Abbas diyor ki: "Bedir savaşında (Babamı) kendisine "Ebul Yeser" adı verilen, Kâ'b. b. Amr esir almıştı. Resûlüllah, Kâ'ba "Ey Ebul Yeser, sen bunu nasıl esir alabildin?" dedi. (Zira Ebul Yeser kısa boylu Abbas ise iri yarı birisiydi) Ebul Yeser de "Buna karşı bana daha önce ve daha sonra kendisini hiç görmediğim bir adam yardım etti. Onun şekli şöyle ve şöyle idi." dedi. Bunun üzerine Resûlüllah "Şüphesiz ki ona karşı sana yüce bir melek yardım etti." buyurdu Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.1 S. 353 Bedirde müslümanları destekleyen meleklerin sayısı hakkında Katadenin şunlafı söylediği rivâyet edilmektedir. "Önce müslümanlara yardım olarak bin melek gönderildi. Sonra onların sayısı üç bine çıkarıldı. Daha sonra da beş bine çıkarıldı. Evet, Allah, müslümanlara Bedirde beş bin meleği yardımcı olarak gönderdi. c Abdullah b. Ebi Evfaya göre ise Allahü teâlâ mü’minleri, meleklerle destekleyeceğini Bedir savaşında vaad etmiş ancak, Allah’a itaatte, düşmanlarına karşı savaşta sabretmeleri ve Allah'ın haram kıldığı şeylerden kaçınmaları halinde, meleklerin, her savaşta kendilerini destekleyeceklerini bildirmiştir. Ancak müslümanlar. Allah'ın istediği böyle bir sabn ve takvayı sadece Hendek savaşında göstermişler, Allah da onları, Hendek savaşından sonra Beni Kureyza Yahudilerini kuşatmasında meleklerle desteklemiştir. Bu hususta, Abdullah b. Ebi Evfanın, şunları söylediği rivâyet edilmektedir. "Biz, Kureyza ve Nadr oğulları Yahudilerini Allah'ın dilediği kadar kuşatma altında tuttuk. Bize fetih ihsan edilmedi. Geri döndük. Resûlüllah, evinde başını yıkamak isterken Cebrâil ona geldi ve "Ey Muhammed, siz silahı bıraktınız ama, melekler teçhizatlarını bırakmadılar." dedi. Resûlüllah bir parça bez isteyip başına sardı. O, başını yıkayıp bitirmemişti. Sonra bizi, tekrar silah başına çağırdı. Bizler, yılmış vaziyette, belli olmayan bir maksat için gidiyormuş gibi, Kureyza ve Nadr oğullarına doğru çıkıp gittik. İşte o gün, Aziz ve Celil olan Allah, bizlere destek olarak üç bin melek gönderdi ve bize, fethi ihsan etti. Biz de Allah'ın bize lütfettiği nimet ve üstünlükle geri döndük. d- Dehhak, İbn-i Zeyd ve İkrimeye göre ise, Allahü teâlâ, mü’minleri Bedir savaşında bin kadar melekle desteklemiştir. Nitekim bu hususta bir âyet-i kerime’de şöyle buyurulmuştur: "Hani bir zaman rabbinizden yardım dilemiştiniz de, o: "Ben size peşpeşe bin melekle yardım edeceğim" diye dileğinizi kabul etmişti. Enfal Sûresi, 8/9 Buna mukabil Uhut savaşında da sabrettikleri ve Allah’tan korktukları takdirde, mü’minleri üç bin melekle, hatta beş bin melekle destekleyeceğini vaadetmiş fakat mü’minler bu savaşta sabretmedikleri ve takvaya uygun davranmadıklarından dolayı Allah da onları meleklerle desteklememiştir." Taberi diyor ki: "bu konuda şöyle denilmesi daha isabetlidir." "Allahü teâlâ bu âyetlerde, Peygamberine emretmiştir ki, o, mü’minlere desin ki: "Rabbinizin sizi üç bin melekle desteklemesi size yetmez mi?" Şâyet sabreder ve Allah’tan korkarsanız, Allah sizi beş bin melekle desteklemiş olacaktır. Taberi devamla diyor ki: "Âyetlerin bu ifadelerinde mü’minlerin üç bin veya beş bin melekle desteklenip desteklenmediklerini ortaya koyan bir delil yoktur. İhtimaldir ki bir kısım ravilerin izah ettikleri gibi, Allah, mü’minleri, meleklerle fiilen desteklemiştir. Yine muhtemeldir ki başka bir kısım ravilerin zikrettikleri gibi Allah mü’minleri meleklerle fiilen desteklememiştir. Mü’minlerin üç veya beş bin melekle desteklendiğini beyan eden sahih bir haber sabit değildir. Bu bakımdan bu konuda delilsiz konuşmak caiz olmadığından iki görüşleri birini kabul etmek mümkün değildir. Buna mukabil, Allahü teâlânın mü’minleri Bedir savaşında bin melekle desteklendiği şu âyet-i kerime’de sabittir. "Hani bir zaman rabbinizden yardım dilemiştiniz de, o, "Ben size peşpeşe bin melekle yadım edeceğim." diye dileğinizi kabul etmişti. Enfal Sûresi, 8/9 Uhut savaşma gelince onda mü’minlerin, melekler tarafından desteklendiğini söylemektense desteklenmediğini söylemek daha evladır. Zira melekler tarafından desteklenmiş olsalardı kesin bir galibiyet elde ederlerdi. Âyet-i kerime’de, mü’minlere, yardımcı olarak gelecekleri vaad edilen meleklerin işaretli olacakları zikredilmiştir. Meleklerin işaretlerinin ne olduğu hususunda farklı görüşler zikredilmiştir. Ebû Üseyd ve Abdullah b. Zübeyrden nakledilen bir görüşe göre meleklerin nişaneleri, ucunu arkaya doğru sarkıttıkları san renkli sarıklardır. Zübeyrin sangı da bu renkte idi. Mücahide göre ise meleklerin atlarının kuyrukları kısaltılmış, yeleleri yünle veya karmızı yünle süslenmişti. Yine Mücahidden nakledilen başka bir görüşe göre, meleklerin atlarının yeleleri kısaltılmış, kakül ve kuyrukları ise yünlerle süslenmiştir. Reb' b. Enese göre, meleklerin atları alaca renkli idi. Katade, Dehhak ve Abdullah b. Abbastan nakledilen başka bir görüşe göre Meleklerin nişaneleri, atlarının yünlerle süslenmiş olmasdır. İkrime'ye göre ise, meleklerin işaretleri, savaş kıyafetinde olmalarıdır. Hazret-i Ali (radıyallahü anh) dan rivâyet edildiğine göre ise, beyaz renkli yün elbiseler giyerek ve beyaz yeleli atlara binerek geldikleri söylenmektedir. Ebû Hureyreden nakledildiğine göre de, melekler kırmızı yün elbiseler giyerek gelmişlerdir. Daha başka Rivâyetlerde de çeşitli renk ve elbiselerle işaretlenmiş olarak geldikleri söylenmektedir. Belki de her mücahid bunları başka başka renklerde görmüştür. Allahü teâlâ, mü’minlerin, düşmanların saldırılarına manız kaldıklarında sabretmeleri halinde onlara melekleri yardımcı göndereceğini vaadetmektedir. Bundan sonra da bu şartların tahakkuku halinde yardım edeceği ümit edilir. Yeter ki mü’minler, Allah düşmanları karşısında sabretsin, can ve mallarını o yolda feta etmeye hazır olsunlar. |
﴾ 125 ﴿